top of page
  • Yazarın fotoğrafıinPharma Dergi

Tarım Toplumu ile Hastalıkların Gelişmesi

Antropolog Jared Diamond insanlık tarihindeki en büyük hatanın tarıma geçiş olduğunu söylüyor. Sosyal, kültürel ve sağlık alanında kaçınılmaz değişimlere yol açan tarım ile birlikte yerleşik hayata geçiş, insan hastalıklarını da büyük ölçüde etkiledi. İnsan, tarihinin çok büyük bir kısmında avcı-toplayıcı yaşam biçimini sürdürdü. Değişen iklim koşulları ve besin kaynakları endişesi, tarım toplumuna geçişin temelinde yatan başlıca etmenlerdi. Yabani bitki ve hayvanların evcilleştirilmesiyle tarım devrimi, dolayısıyla yerleşik hayata geçiş, insan türünün kontrolünde olmaksızın yaşanan bir süreç oldu. Dünyanın farklı yerlerindeki topluluklar tarafından aynı süreç defalarca yaşanmıştı.



Tarım toplumu ile sağlığın negatif etkileşimli ilişkisini üç neden çevresinde incelemek mümkün: yetersiz beslenme, açlık riski ve bulaşıcı hastalıklar. Tarım toplumları avcı-toplayıcı atalarının aksine daha çok çalışıyor, daha çok üretim yapıyordu fakat besin çeşitliliği büyük oranda azalmıştı.


Suriye, Abu Hureyra gibi arkeolojik alanlarda yapılan çalışmalar gösterdi ki aynı bölgede yaşayan avcı-toplayıcı toplum 150’den fazla yabani bitki ile beslenirken, çiftçilik yapan toplumda bu sayı birkaç ürüne kadar düşmüştü. Güney Çin’de ana besin maddesi konumuna gelen pirinç, protein bakımından yetersizdi. Bu sebeple A vitamini alımını engelliyordu. Amerika’da mısırın evcilleştirilmesi ve yoğun olarak tüketilmesi ile birlikte demir tüketimi düştü ve anemi görülme sıklığı büyük ölçüde arttı. Massachusetts Üniversitesi'nden araştırmacılar Amerikan yerlilerinin iskeletlerini inceleyerek çarpıcı sonuçlara ulaştılar. Tarım öncesi ve tarım toplumları kıyaslandığında gıda eksikliğinden kaynaklanan diş minesi hasarı %50, demir eksikliği kaynaklı anemi 4 kat, mikrobik hastalık nedenli kemik lezyonları 3 kat artmıştı. Bununla birlikte ağır fiziksel çalışma kaynaklı omurga hasarları da gözlendi ve ortalama yaşın 26 iken tarım sonrası 19 yaşa kadar düştüğü sonucuna varıldı.



İnsanlar tarım yaptığında aynı ölçüdeki bir alandan ormana göre çok daha fazla ürün elde edebiliyordu. Bu yüzden ormanların yerini tarlalar almaya başladı. Küçük topluluklar halinde yaşayan insanlar yerleşim yerleri kurmaya, kapılı evlerde yaşamaya başladılar. Üretilen fazla besin ve yerleşik hayat düzenine geçişin sonunda nüfus önemli ölçüde arttı. Avcı toplayıcı toplumda çocuklar büyümeden tekrar çocuk yapılamazdı, elde edilen besin miktarı ve yaşam koşulları belli sayıda insana yetecek kadardı. Fakat yerleşik hayata geçtikten sonra böyle bir kısıtlama kalmamıştı, kadınlar her yıl doğum yapabilirdi. Nüfus artışı ise birçok sorunu beraberinde getirdi.


Çatalhöyük tasviri


Tarım toplumu ile birlikte enfeksiyon hastalıkları gelişti. Geleneksel avcı-toplayıcı topluluklar 50-60 kişiden oluşurken Çatalhöyük gibi ilk şehirlerde 10.000 kişilik, kapılı evler gözlendi. Bu yerleşim yerlerindeki kalabalık, atıklar, hayvan bakımı, insanların sürekli temasta olduğu hayvanların ve böcek türlerinin taşıdığı virüs, mantar, bakteri vb. hastalık yapıcılar, hastalıkların artmasına ve bulaşıcı hastalıkların çok daha çabuk yayılmasına yol açtı. Grip, soğuk algınlığı, tenya ve benzeri parazitler, geçmişte milyonlarca insanın ölümüne sebep olan hıyarcıklı veba, tüberküloz, tifo ve kızamık gibi bulaşıcılığı yüksek hastalıklar tarım toplumu sonrasında ortaya çıkmış, hayvanlardan kapılan hastalıklardır (zoonoz). Avcı toplayıcılar ise yalnızca köpeği evcilleştirmişti ve küçük topluluklar halinde sürdürülen yaşamda salgın hastalıkların yayılmasına müsaade edecek bir ortam yoktu.



Diş hastalıklarının da 12.000 yıl önce ilk tarımcılarla başladığı görülüyor. Paleolitik dönemde avcı-toplayıcılar daha büyük kafataslarına sahiplerdi. Hareketli ve aktif yaşam tarzı ve daha çok çiğnemeyi gerektiren bir diyet, bunu getiriyordu. Avcı-toplayıcılar pişmemiş ve et gibi sert yiyeceklerle beslenirken tarımcılar işlenmiş, tahıl ve baklagiller gibi yumuşak yiyeceklerle besleniyordu. Dişlerin dizilimi ve çene arasındaki uyum avcı toplayıcılarda mükemmeldi. Tarıma geçişle orantılı olarak çenede değişimler oldu ve bu uyum bozulmaya başladı. Kafatasının küçülmesiyle dişlerde de azalma olmadığı için dişler ağıza büyük gelmeye başladı. Nişasta içeren diyetin getirdiği fazladan diş çukurlarıyla birlikte diş hastalıkları arttı. Günümüzde diş sıkışıklığı ve maloklüzyon (kötü kapanış) her beş kişiden birini etkiliyor.


Günümüzde halen avcı-toplayıcı yaşam tarzını sürdüren topluluklar mevcuttur. Dünyanın farklı bölgelerine yayılmış gruplardan biri olan Kalahari Çalı adamları (Bushmen) bunlara örnektir. Bir Çalı adamına neden komşu kabile gibi tarım yapmadıkları sorulduğunda cevabı şu olmuştu: “Neden tarımla uğraşalım ki? Dünyada bu kadar çok mongongo cevizi varken.” (Diamond,2015)


Hazırlayan: Rabia Asar

Kaynak :

Balcan, B. (2018, Ocak 12). Tarım Devrimi İnsanlık Tarihinin En Büyük Hatası mıydı? Arkeofili: https://arkeofili.com/tarim-devrimi-insanlik-tarihinin-en-buyuk-hatasi-miydi/


Diamond, J. (2015, Ağustos 4). İnsan Türünün Tarihindeki En Büyük Hata: Tarım. Evrim Ağacı: https://evrimagaci.org/insan-turunun-tarihindeki-en-buyuk-hata-tarim-3812#


Ertuğrul, E. (2015, Şubat 7). Dişlerdeki Bozulmalar 12.000 Yıl Önce İlk Tarımcılarla Başladı. Arkeofili: https://arkeofili.com/dislerdeki-bozulmalar-12-000-yil-once-ilk-tarimcilarla-basladi/


Şeref, S. (2019, Şubat 24). Yerleşik Hayata Geçişin Başlangıcı ve Tarım Devrimi. MİK Portal: https://medyaveiletisim.kulup.tau.edu.tr/yerlesik-hayata-gecis-tarim-devrimi/




Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page