top of page
  • Yazarın fotoğrafıinPharma Dergi

Portekiz ve Erasmus - Röportaj

Üniversiteye başlarken akıllarda olan bir sorudur: “Fakültemin yurt dışı olanakları nelerdir?” Yurt dışında eğitim, kimilerinin çocukluk hayali iken bu konuya üniversite yıllarında ilgi duymaya başlayanlar da olabiliyor. Erasmus süreci ile ilgili cevabını merak ettiğimiz tüm soruları Meltem Sayhan’a yönelttik. Kendisi eczacılık fakültesi öğrencisi ve 4. sınıfın güz döneminde eğitim amacıyla Portekiz’de bulunmuş.

Kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?


Bursalıyım. Eğitimime Burs Fen Lisesinden sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde devam ediyorum. Eylül 2018-Şubat 2019 tarihleri arasında Portekiz’de Erasmus programına katıldım.

Erasmus’a gitmeye nasıl karar verdiniz? Gitmeden önceki süreçten biraz bahsedebilir misiniz?


Aklımın bir köşesinde hep vardı. 3. sınıfın bahar döneminde bir sonraki yıl için başvurumu yaptım. O sene fakültemiz için 4 kişilik kontenjan vardı. 10 kişi kadar başvuru olduğu için önce teorik dil sınavını ve ardından da 1 ay kadar sonra yapılan sözlü mülakatı geçtikten sonra gitmek çok da zor olmuyordu. Dil sınavında geçme notu sınavın zorluğuna göre değişebilmekle birlikte en az B2 seviyesinde İngilizce bilgisine sahip olmanız bekleniyordu. Dış İlişkiler Ofisi ve Yabancı Diller Yüksekokulu tarafından yapılan mülakata ise 2 kişilik gruplar halinde kabul ediliyordunuz. 5-10 dakika kadar süren mülakatta kendinizi anlatmanız isteniyor ve gideceğiniz yer hakkında bilgi sahibi olup olmadığınız sorgulanıyordu. Daha sonra evrak işleri başlıyordu. Herhangi bir referans göstermemiz istenmedi fakat bazı yanıtlamamız gereken sorularda okulumuzun Dış İlişkiler Ofisi ve Erasmus konusuyla ilgilenen hocalarımız çok yardımcı oldular. “Long term vizesi” için Ankara’da Portekiz Konsolosluğuna şahsi başvuruda bulunmamız gerekiyordu. Tüm süreçte fakülteden bir arkadaşımla birlikte hareket ettik. Portekiz’e onunla birlikte gitmek, bir yol arkadaşımın olması çok iyi oldu.

Gideceğiniz yeri ve orada kalacağınız süreyi siz mi belirlediniz?

Başvurumu yaparken 1 senelik başvuruda bulunmuştum. Fakat Portekiz’de okuduğum ilk dönem bile Türkiye’de okulumun uzamasına neden olacaktı, bu yüzden daha fazla kalamayıp güz döneminin sonunda döndüm. Arkadaşım bir dönem daha kaldı. O, ikinci sınıf öğrencisi olduğu için Portekiz’de alamadığı dersleri döndüğünde okulu uzatmadan alabilecekti. Ben, Erasmus’a ilk başvurumda gittim. Fakültemizin anlaşmalı olduğu 3 ülke ve okul bulunuyordu. Bunlardan İtalya’da olanı B1 seviyesinde İtalyanca bilme şartı aradığı için bu seçeneği elemiştim. Çekya ve Portekiz arasından da tercihimi Portekiz’den yana kullandım. Kültürlerini merak ediyordum.



Porto nasıl bir yer? Oradaki yaşantınız nasıldı?


Porto, Portekiz’in kuzeyinde bulunuyor. Başkent Lizbon’dan sonra ülkenin en büyük ikinci şehri. Atlas Okyanusu’nun kıyısında yer alıyor. Porto’yu Gaia şehrinden Douro Nehri ayırıyor. Nehrin üzerinde birçok köprü var. Bunlardan biri Ponte Luis I. Bu metal köprüyü hem metroyu kullanarak hem de yaya olarak geçebiliyorsunuz. Şehir merkezi 3-4 katlı tarihi binalardan oluşuyor. Gaia şarapçılıkla meşhur bir yer. Porto ise Gaia’ya göre daha hareketli. Şehirde durağanlığa yer yok. Yerliler hem çalışma hem eğlence hayatını bir arada yürütüyorlar. Barışçıl bir atmosfer hakim ve insanlar nasıl keyifli zaman geçireceklerini biliyorlar. Özellikle cuma ve cumartesi geceleri şehirde karnaval varmış hissine kapılabiliyorsunuz. Orada kaldığımız süre boyunca geleneksel yemeklerini denedik ama genellikle sebze ve balık ağırlıklı beslenmeyi tercih ettik.



Nerede konakladınız?


Okulun yurdunun kontenjanı azdı. Başvurduk fakat arkadaşıma ve bana çıkmadı. Türkiye’deyken internet üzerinden evi ayarlamayı düşündük fakat yeterince güvenemediğimiz için Porto’ya okul açılmadan önce gidip birkaç gün otelde konaklayarak kendimiz kalacak yer araştırması yaptık. 4 kişilik bir evde Türkiye’den arkadaşım ve 2 Portekizli ile birlikte 5 ay boyunca kirada kaldık. Evimiz ve konumu güzeldi. Okula metroyu kullanarak rahatça ulaşabiliyorduk.


Avrupa’nın başka yerlerine seyahat etme şansınız oldu mu?


Porto’da kaldığım sürede arkadaşlarımla birlikte çevre bölgelere gezilerimiz oldu. Portekiz için aldığım vize, tüm Schengen Bölgesini kapsar nitelikteydi. Seyahatlerimiz için Christmas tatili gibi derslerimizin daha müsait olduğu zamanları tercih ediyorduk. İspanya, Belçika, Hollanda, Almanya, Çekya, Macaristan, Avusturya ve İtalya’yı ziyaret ettim. Kalacak ve gezilecek yer planlamalarını gitmeden önce kendimiz yapıyorduk. Buralara giderken ekonomik olduğu için uçakla gitmeyi tercih ettik. Portekiz’in diğer şehirlerine ise otobüs ve trenle seyahat ettik. Portekiz, Interrail hattına girmiyor. Şehir içi ulaşımında ise metro kullanımı çok yaygın.



Porto’da ve seyahatlerinizde giderlerinizi nasıl karşılıyordunuz? Türkiye’deki okulunuzun maddi desteği nasıldı?


Dış İlişkiler Ofisi’nin Porto’daki derslerin %80’ini geçmek şartıyla hibe ettiği aylık 500 Euroluk bir meblağ vardı. Bu şartı sağlayamadığınız takdirde hibeniz 400 Euro’ya düşüyordu. Türkiye-Portekiz ve Portekiz-Türkiye uçak yolculuklarını kendimiz karşıladık. Bu hibe miktarı gittiğiniz Avrupa ülkesine göre de değişebilmekte olup ülkelerin para birimi, yaşam standardı, oradaki alım gücünüz vb. birçok faktöre göre her ülke için ayrı ayrı belirleniyordu. Hibenin yetmediği, kendi cebimizden eklemeler yaptığımız zamanlar tabii ki oluyordu. Fakat orada zamanla bazı harcamalarımızdan kısıp paramızı gezme gibi aktivitelere ayırmayı ve Euro para birimiyle yaşamayı öğrendik diyebiliriz. Porto’daki hemen hemen her iş yerinde çalışmak için Portekizce bilmeniz gerekiyor. Bu yüzden okul dersleri dışında zamanımız olmasına rağmen işe girip çalışma şansımız olmadı.


Dersler dışındaki zamanınızı nasıl geçiriyordunuz? Universidade do Porto’nun kampüs yaşantısı nasıldı? Yeni insanlarla tanışma, başka kültürleri tanıma fırsatınız oldu mu?


Kampüsümüz oldukça hareketliydi. Her fakülteden öğrenciler çeşitli etkinlikler için kampüs içinde sürekli bir araya geliyordu. Etkinliklerin çoğu tarihi ana rektörlük binasının önünde yapılıyordu. Okulun bünyesinde çok sayıda kulüp vardı ve oraya gittiğimiz günden ayrıldığımız güne kadar sayısız etkinliğe katıldık. Kampüsümüz bazı geleneksel günlerde kutlamalara ve gösterilere de ev sahipliği yapıyordu. Bir de, dünya çapında tüm Erasmus yapan öğrencilerin birliği olan “Erasmus Student Network (ESN)”, üniversitemizdeki yabancı öğrencilere uyum sürecinde destek oluyordu. Uçaktan iner inmez onlar tarafından karşılandık ve gerek partileri, gezileriyle gerekse karşılaştığımız herhangi bir sorunda bize yaklaşımlarıyla yeni insanlarla tanışmamızı ve oraya ayak uydurmamızı hızlandırdılar. ESN kulüp kartı ile şehrin bazı restoranlarından indirimli olarak yararlanabiliyorduk. Yine fakültemizin eczacılık alanıyla ilgili kulüpleri de mevcuttu. Yeni insanlarla tanışma konusuna gelince, kendimizi daha geldiğimiz gün bir partinin içinde bulduk. Portekiz’e gitmeden önce irtibata geçtiğim bir arkadaşım vardı. Hatta kendisi bir otelden kabul mektubu yollatarak vize almama bile yardımcı oldu. Bizim gibi dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen herkes oraya yabancı, herkes alışma sürecinde. Bunun farkında olmak lazım. Herhangi bir yabancı kalma dönemimiz olmadı, çabuk alıştık. Tabii ev sahibi konumundaki Portekizliler de misafirperver davrandılar. Diğer bölümlerde okumak üzere Türkiye’den gelenler de vardı ama daha çok başka ülkelerden gelenlerle ve Portekizlilerle samimi olduk.


Türkiye’ye bakış açıları nasıldı?


Türkiye’ye maalesef sadece medyadan duydukları kadarıyla aşina olan birçok insanla tanıştım. Onlara ülkemizi ve kültürümüzü daha doğru şekilde anlatma fırsatımız olduğunu düşünüyorum. ESN kulübünün herkesin kendi kültürünü tanıttığı etkinliklerinden birinde oradakilere kısır yaptık.


Orada ne gibi dersler gördünüz? Universidade do Porto Faculdade Farmacia’da aldığınız eğitim, Türkiye’de aldığınız eğitime göre ne gibi farklılıklar gösteriyordu?


Eczacılık eğitimi orada da 5 senelik bir eğitim. Okulumuz çok kalabalık bir okul değildi. Öğrenciler birbirine aşinaydı diyebilirim. Akademisyenlerle herhangi bir konuda direkt iletişime geçebiliyorduk. Öğrencilere her zaman kibar bir yaklaşımları vardı. Laboratuvar grupları 10-12 kişilik olduğu için uygulamalı derslerimiz orada daha verimli geçiyordu. Türkiye’de yapamadığımız bazı deneyleri orada yapabiliyorduk. Teknik açıdan daha donanımlı laboratuvarlarımız vardı. Örneğin, farmasötik toksikolojide direkt vakalar üzerinden analizler yapmamız bekleniyordu. Bu şekilde daha çok aklımızda kalıyordu. Materyalist bir eğitimdi diyebilirim. Farmasötik teknolojide hazırladığımız preparatlar Türkiye’de hazırladıklarımızın aksine tam steril olarak hazırlanabiliyordu. KTÜ’de bir dönemde 8 ders alırız. Fakat orada çoğu ders Portekizce olduğu için ancak 5 ders alabiliyordum. Farmasötik kimya, farmakognozi gibi dersleri bu sebeple alamadım. Orada da tam gün eğitim vardı. Teorik derslerde devam zorunluluğu yoktu ve analitik kimya hariç teorik dersler genelde Portekizce oluyordu. Analitik kimya hocamız benim için özel olarak İngilizce anlatıyordu diyebilirim. Laboratuvarlarda ise birebir hocayla iletişim halindeydik. Deney prosedürlerimiz ve laboratuvar sınavlarımız da İngilizce oluyordu. Sınavlarımız da vize-final şeklindeydi ve İngilizceydi. Farmakoloji dersinin de uygulaması vardı ve her hafta bir ilaç grubu seçilir, gruplar halinde makaleler taranır ve ödevler hazırlanırdı. Türkiye’ye döndüğümde bitirme tezi hazırlarken orada literatür taramayı öğrenmiş olmanın çok faydasını gördüm.


Peki, yurt dışında staj olanakları ile ilgili neler biliyorsunuz?


Ben Türkiye’de, Portekiz’e gitmeden önce staj için ayrı bir sınava girmiştim. Ama bu konuda okullar çok yardımcı olamayabiliyor, yurt dışındaki bağlantıları kendiniz kurmanız gerekiyor. Eczanelerle ya da firmalarla anlaşma sağlayıp önümüzdeki aylarda yurt dışında yaz stajı yapacak arkadaşlarım var.


Eczacılık mesleğinin toplumdaki yeri hakkında neler söyleyebilirsiniz? Oradaki eczaneler buradakilere benziyor mu?


Portekiz, nüfusu itibariyle zaten az sayıda eczacı barındırıyor. Ayrıca benim orada yaşadığım dönemde, ülkedeki eczacılık fakültelerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Haliyle ülkedeki eczacı ve eczane miktarı da Türkiye’dekinin aksine ihtiyacı karşılayacak kadardan fazlası değil. Bu da mesleği daha kıymetli hale getiriyor. Orada gördüğüm eczaneler ise genellikle tarihi binaların altında bulunuyordu ve bir sağlık kuruluşuna girdiğimizi kesinlikle hissediyorduk.


Ayrılırken neler hissettiniz? Dönünce ne gibi tepkilerle karşılaştınız? Öğrenci gözünden, Türkiye mi Portekiz mi?


Farklı bir kültürdü ama çok alışmıştım. Bunda şehirdeki insanların sıcakkanlı olmasının etkisi vardı. Ayrılırken hüzünlendim diyebilirim. Ailemle ve Türkiye’deki yakınlarımla 5 ay boyunca yalnızca telefondan iletişim kurabilmiştim. Aynı şekilde benimle ilgilenen hocalarımı da telefon üzerinden gelişmelerden haberdar ediyordum. Türkiye’ye, özlemiş olarak dönüyordum. Türkiye’ye döndüğümde çevremdeki insanlardan sorular aldım hep. Neler yaptığımı arkadaşlarımla ve hocalarımla paylaştım. Arkadaşlarım arasından da benden sonra oraya gitmek isteyenler oldu. Aldığım eğitimin kalitesini göz önünde bulundurursak Porto’daki okulumu birçok yönden tercih edebilirdim. Ayrıca, Portekiz’de insanlar daha mutlu ve dinamik. Orada hayat daha kolay ve insanlar yaşamayı daha çok seviyorlar, bu durumu beğeniyordum.



Dil konusunda size ne gibi katkıları oldu?


Burada yargılanmak korkusuyla İngilizce konuşmaktan çekinebiliyorsunuz. Orada bir profesör bile “İngilizcem kötü, kusura bakma.” diyebiliyor. Aslında bu tür çekincelerin önemli olmadığının farkına varıyorsunuz. Yurt dışında günlük hayatınıza devam edebilmek için İngilizce konuşmak zorundasınız ve bu sizi çok geliştiriyor. Pratik yaparak dili kullanmayı öğreniyorsunuz aslında. Bu, Türkiye’de bize yabancı dil öğretilirken genelde eksik kalan bir yetkinlik. Orada tanışıp da hala iletişim halinde kaldığım çeşitli ülkelerden arkadaşlarım var. Erasmus’ta kurduğunuz ilişkiler kalıcı olabiliyor. Günlük hayatta kendimi az çok idare edecek kadar Portekizce de öğrendim. ESN kulübünün Portekizce öğrenmek isteyenlere yönelik kursları da vardı.


Erasmus programlarına katılmayı düşünenlere neler önerirsiniz?


Ben, iki fakültedeki derslerin AKTS’lerinin uyumlu olmaması ve ders dillerinin farklı olmasından kaynaklı döndüğümde okulumu uzattım. Gidecek arkadaşlara 2. veya 3. sınıflarda gitmelerini tavsiye edebilirim. Belki, böylece Türkiye’deki fakültelerine de bağlı olmakla birlikte döndüklerinde okulu uzatmalarına gerek kalmadan yurt dışında alamadıkları dersleri alabilecek zamanları olur. Erasmus’u şartlar el verdiği takdirde iki dönem yapabilirler. Gittikleri zaman asla çekinmesinler, herkesle iletişime geçmeye çalışsınlar, kimseden olumsuz bir dönüt almayacaklar. Gezmeye çalışsınlar. Bunun için çok büyük paralar değil, korkusuz olmak gerekiyor. Çok fazla tecrübe edineceklerine eminim. Sonuçta başka bir ülkedesiniz ve tek başınasınız. Orada bulunduğum zaman, daha cesur biri olmamı sağladı. Şimdi beni dünyanın herhangi bir yerine koysanız yolumu bulabilirim.

Gelecekle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Neler eklemek istersiniz?


Geçen yaz bir ilaç fabrikasında staj yaptım. CV gönderdiğimde işe alım sürecinde katıldığım Erasmus programının artısı şimdiden oldu. Önümüzdeki dönem okuldaki son dönemim olacak. Yardımcı eczacılık öncesi 1 aylık bir Erasmus stajı yapmak istiyorum. Porto’daki fakültemden arkadaşlarım ise genellikle kariyerlerine akademide ya da endüstride devam etmeyi düşünüyorlardı. Erasmus deneyimini, fırsatı olan herkesin tatmasını öneriyorum. Eminim, çok memnun kalarak dönecekler.



Verdiği samimi cevaplar ve bizimle paylaştığı fotoğraflar için Meltem Sayhan’a çok teşekkür ediyor, kendisine kariyerinde başarılar diliyoruz.


Hazırlayan: Efekan Güney




Son Yazılar

Hepsini Gör

1 коментар


laydbugkerus
laydbugkerus
27.02.2021 г.

Sorular çok net ve yerinde olmuş. yapılan röportajın sunumu okuyucu için ayrıntılı olarak düzenlenmiş. Kendi adıma birçok konuda aydınlandim. Teşekkürler

Харесване
bottom of page