Hepimizin sokakta, metroda veya herhangi bir yerde burnumuza gelen bir kokuyla aniden bir anımıza geri döndüğümüz; bir kişiyi, bir olayı hatırladığımız zamanları olmuştur. Duygusal bağ kurduğumuz bazı kokuları bir yıla yakın bir süreden sonra bile %65’lik bir doğrulukla anımsayabiliriz. Görsel algının ise anımsama süresi 3 aydır ve %50 doğruluk oranına sahiptir. Günlük olayların hafızası olarak bilinen epizodik bellek, koku alma soğanı ile yan yana olduğu için kokular ile anılar arasındaki ilişki diğer duyulara oranla çok daha güçlüdür. Duyular arasında kokunun özgün bir özelliği ise doğrudan beynin ilgili bölgesine gitmesidir. Sadece koku alma duyumuz, vücudumuza gelen uyaranları filtreleme görevi olan talamusa uğramadan beyindeki koku alma soğanına gider. Diğer duyu sinyalleri beynin ilgili bölgelerine geçmeden önce talamusa uğrar. İşte kokunun bu denli öznel ve etkili bir çağrıştırıcı olması parfümün eski çağlardan günümüze kadar kullanımında etkili olmuş, parfüm sektörünün gelişmesine de büyük katkı sağlamıştır.
“Parfüm” kelimesinin kökenine bakıldığında “per” kelimesi “vasıtasıyla, aracılığıyla” anlamına; “fumum” kelimesi de “duman” anlamına gelmektedir. Bu da ilk parfümlerin, odun ve otların yakılmasıyla elde edilen hoş kokular olduğunu göstermektedir.
Parfümün hazırlanmasında ateşin önemli bir rolü olmuştur. İlk olarak odun ve reçinelerin yakıldığında koku verdiğinin anlaşılması, istenildiği zaman parfüm üretilebileceğinin fark edilmesini sağlamıştır. Daha sonrasında da parfüm üretme süreçlerinde ısı kullanımı devam etmiştir.
Parfümü ilk üreten ve kullananların Eski Mısırlılar olduğu kabul edilir. Eski Mısırlılar güzel kokuyu dini törenlerinde Tanrılara sunulan değerli bir hediye, bir yakarış olarak kullanmış; mumyalanan ölülerine de parfümlü yağlar sürmüşlerdir. Tanrı heykelleri sabah reçine, öğlen mür, akşam ise kyphi ile kokulandırılmıştır. Mısır firavunu Tutankamon’un mezarında M.Ö. 14. yüzyıla ait arındırıcı, saflaştırıcı ve kötü ruhları uzaklaştırdığına inanılan lavanta ve akgünlük benzeri tütsülerin kapları bulunmuştur. Edfu Tapınağı’nda da kokuların hazırlandığı bölümün duvarlarında sayısız parfüm reçeteleri bulunmuştur.
Güzelliği ve cesaretiyle tanıdığımız Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın kullandığı kokularla birçok kişiyi kendine aşık ettiğine dair rivayetler vardır. Bu rivayetlerden biri de Kleopatra’nın Romalı general Marcus Antonius’u etkilemek için günümüzde afrodizyak etkisiyle de bildiğimiz ylang ylang çiçeğinin kokusunu kullanmasıdır. Nil Nehri’nde teknesiyle dolaşırken kıyıda duran Antonius’u gören Kleopatra, nedimelerine yelkenlere bu özel kokuyu serpmelerini emretmiştir. Nehri kaplayan bu güçlü ve baştan çıkarıcı kokunun etkisinde kalan Marcus Antonius’un o anda Kleopatra’yı görüp delicesine aşık olduğu söylenir.
Kleopatra’nın bu baştan çıkarıcı kokularından birinin formülü Mısır’daki antik şehir Thmuis’da parfüm dükkanı olduğu düşünülen bir yerde bulunmuştur. Dükkanda herhangi bir kokuya rastlanmasa da Antik Yunan alfabesiyle hazırlanmış parfüm formülleri bulunmuştur. O formüller arasında Kleopatra’nın parfümünün de olduğu düşünülmüştür. Hawaii Üniversitesi’nden Profesör Robert Littman ve Jay Silverstein, bu formülleri antik parfümler konusunda uzman olan Alman araştırmacılar Dora Goldsmith ve Sean Couglin’e ulaştırmıştır. İki uzman da mür ağacı yağı aroması, kakule, zeytinyağı ve tarçının kullanıldığı Kleopatra’nın parfümünü iki bin yıllık tarifteki aslına uygun şekilde yeniden üretmeyi başarmıştır.
Mısır’da yapılan parfümlerin ünü Hellen ve Roma toplumlarına da yayılmıştır. İlk olarak Tanrıların kokusu olarak düşünülen parfüm, aristokratların hayatında önemli bir yer tutmuş ve zamanla toplum tarafından da kullanılan bir ürün haline gelmiştir. Parfüm yapımında kullanılan materyallerin yazılmış olduğu reçeteler M.Ö. 1600 tarihinden günümüze kadar kalmayı başarmıştır. Mısır’da bulunan Rekhmire Tapınağı’ndaki (yaklaşık olarak M.Ö. 1430) duvar resimlerinden o tarihlerdeki parfüm üretim yöntemlerini görebilmekteyiz.
Bu yöntemlerden birine göre ilk olarak reçineler ve diğer materyaller ezilerek harç haline getirilip öğütülür ve yağ ile karıştırılır. Daha sonra harç haline gelen materyallerin, yağın ve kokulu maddelerin birbirine iyice karışması için kazan içerisinde ısıtılır.
Bir diğer yönteme göre ise materyaller bir çuvalın içine konur, esans ve yağlarla birlikte sıkmak için bir kabın üzerine dökülür ve presleme yöntemiyle özü çıkarılır.
Parfümün Yapısı
Parfüm bileşenleri; uçucu özelliklerine göre üst, orta ve temel (alt) olmak üzere üç tip parfüm notası şeklinde sınıflandırılır.
Üst notalar: Daha uçucu bileşenlerdir. Parfümün uygulanmasından sonra fark edilir ve kısa bir sürede (30 saniye ile birkaç dakika arasında) etkisi geçer. Üst notalar bir kişinin parfüm hakkındaki ilk izlenimini oluşturur ve bu nedenle önemlidir.
Orta notalar: Bu kokular bir parfümün ana karakterini verir. Üst notaların kaybolmasından hemen sonra saptanırlar. Etkileri birkaç saat sürebilir.
Temel notalar: Bu kokuların etkileri saatlerce sürebilir. Üst ve orta notalar için diğer notadaki parfümlerin sabitleştiricisi olarak (uçuculuklarını azalttığı için) kullanılırlar.
Deodorant ve vücut spreyleri dışında parfüm olarak satılan koku türleri en yoğundan en hafife şu şekildedir: Parfum > Eau de parfum (EDP) > Eau de toilette (EDT) > Eau de cologne (EDC)
Parfum: %20-30 esansiyel yağ içerir. Alkol oranı %70-80 olabilir. En yüksek konsantrasyona basitçe parfüm denir. Bu seviye genellikle bileklere veya nabız noktalarına yapılan tek bir uygulama ile tüm gün etkisini sürdürür.
Eau de parfum (EDP): Bir sonraki alt seviye, tipik olarak uygulamadan sonra yaklaşık 6 saat sürebilen eau de parfumdür. %15-20 oranında alkol ve daha fazla esansiyel yağ içerir.
Eau de toilette (EDT): Koku konsantresi oranı %10-15 aralığındadır. Kalıcı olması için genellikle gün boyunca birden fazla uygulama gerektirir.
Eau de cologne (Cologne): Dördüncü ve en düşük koku konsantrasyonu, yaklaşık iki saat süren "eau de cologne" olarak geçer. Esans oranı %2 ile %4 arasında değişmektedir. Kokuya hassasiyeti olan kişiler genelde hafif oldukları için bu grubu tercih edebilir. En fazla 3 saat kalıcı olur.
Kokuların cinsiyete ve parfümlerde kullanılan temel notalarına göre analizi:
Gelecekte Parfüm
Günümüzde sağlığa ve doğaya olan etkileri düşünüldüğünde doğal kaynaklardan elde edilen kokuların ve aromaların kullanımı sentetik olanlara oranla daha çok tercih edilmektedir. Fakat doğal aromaların bitkilerden doğrudan ve fazla miktarda elde edilmesi oldukça zordur. İstenilen bileşikler bitkilerde çok az oranla bulunur. Örneğin 1 kg gül yağı elde edebilmek için 4 ton güle ihtiyaç vardır. Tüm bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda alternatif stratejiler geliştirebilmek için araştırmalar artmıştır. Yapılan araştırmalar mikroorganizmaların aroma ve koku üretmek için kullanılabileceğini göstermiştir. Genetiği değiştirilmiş bakteri türlerinin kullanımı ilk olarak 2010 yılında Pogostemon cablin (Paçuli)’den ekstrakt edilen koku yağının ani kıtlığı yaşanmasıyla genetiği değiştirilmiş bakteriler ve mayalar, paçuli bitkisinin kokularını üretmek için özel olarak tasarlanmaya başlanmıştır.
Bir grup araştırmacı da E. coli’nin sentetik bir muz kokusu üretmesini sağlamak için metabolik mühendisliğini kullanmışlar ve kullanılan yöntemi patentlemişlerdir. Elde edilen koku “Eau d’coli” olarak adlandırılmıştır.
Bakterilerden parfüm üretimi çevre dostu ve doğal olmaları, nadir bir tat veya kokunun bile büyük miktarlarda izole edilip üretilebilmesi sayesinde gelecekte mikroorganizmalarla koku üretimini daha çok göreceğimizi düşündürmektedir.
Parfüm Sektörüne Yapay Zeka Etkisi
Dünyanın en büyük bilişim teknolojileri şirketi olan IBM ile esans ve kozmetik hammaddesi üreten Symrise şirketleri yapay zekayı kullanarak en yaratıcı parfümü üretmeyi hedefliyor. Adını bir Yunan Tanrıçasından alan Philyra isimli yapay zekanın, kozmetik sektörüne yeni bir soluk getireceğine inanılıyor. Makine öğrenme algoritmasına dayanan Philyra, Symrise şirketine ait 1.7 milyonun üstünde formülü incelerken yeni bir formül üretmek için kullanılan malzemeleri ve müşterilerin memnuniyetini takip ediyor. Symrise şirketinin kullandığı hammaddeleri de inceleyen yapay zeka ayrıca alternatif hammaddeler sunarak ve formüllerdeki bileşenlerden farklı kombinasyonlar oluşturarak daha önce denenmemiş kokuları ortaya çıkarıyor.
Hazırlayan: İpek Nalça
Kaynakça
Açıkel Tuç, Z. (2013). Ürün ve Marka Tercihinde Koku Etkisi. (Yüksek Lisans Tezi).
Babur, F. (2018, Ekim). Yapay zeka parfüm üretecek. Donanım Haber. https://www.donanimhaber.com/Yapay-zeka-parfum-uretecek--104534
Demir, B., Timur, S., S., Gürsoy, R.,N. (2020, Ocak). Parfümler: Formülasyonları, Dünü, Bugünü ve Yarını. Hacettepe University Journal of the Faculty of Pharmacy. 40(1), 20-33.
Karakurt, M. (2009). Antik Çağ’da Parfüm. (Yüksek Lisans Tezi).
Comments