top of page
  • Yazarın fotoğrafıinPharma Dergi

Opioid Epidemisi

Papaver somniferum (haşhaş) bitkisinin kapsülünün çizilmesiyle elde edilen öz suyunun içerdiği morfin ve eroin gibi afyon alkaloitlerinin tıbbi özellikleri, ilk olarak 1800'lerde keşfedildi. Afyon, acıları hafifletmenin güvenli ve etkili bir yolu olarak doktorlara ve hastalara pazarlandı. Opioidler, sınırlı denetim altında doktorlar da dahil olmak üzere halk tarafından öksürük, ishal, anksiyete ve hafif ağrılar gibi günlük rahatsızlıklarda serbestçe kullanıldı. Artan kullanımla beraber opioidlerin riskleri anlaşıldı.




Afyonda önemli kabul edilen yaklaşık 24 tane alkaloit bulunmaktadır. Friedrich Sertürner’in 1805 yılında afyon haşhaşından morfini izole etmesinden bugüne kadar 44 alkaloit izole edilmiştir ancak araştırmalar; tıpta ve eczacılıkta daha çok kullanılan ve haşhaşta en fazla bulunan morfin (majör alkaloit), kodein, tebain, noskapin, papaverin alkaloitlerinin izolasyonu ve türevlendirilmesi konularında yoğunlaşmıştır. Afyon alkaloitlerinden biri olan morfinden de eroin, pentazoin ve oksikodon gibi birçok yarı sentetik madde elde edilebilmektedir.



En kuvvetli analjezikler olan opioidler, kısa süreliğine ve bir doktorun önerdiği şekilde alındıklarında genellikle güvenli olmakla beraber ağrıyı gidermeye ek olarak öfori ürettikleri için kötüye kullanımı olan bir ilaç grubudur. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki opioid salgını, ülke çapında bir halk sağlığı krizidir. Bu kriz; ABD’nin halk sağlığını, sosyal refahını, ekonomisini, ulusal güvenliğini olumsuz etkilemektedir ve Kuzey Amerika acil servisine başvuran hastalarda alkol zehirlenmesinden sonra görülen en sık 2. intoksikasyon nedenidir. 1999–2019 yılları arasında, reçeteli ve yasadışı opioidler de dahil olmak üzere herhangi bir opioid içeren aşırı dozdan yaklaşık 500.000 Amerikalı hayatını kaybetmiştir. Opioidlerin neden olduğu ölümlerin son iki senedir ABD’deki ortalama yaşam süresini -ondalık küsurat seviyesinde olsa da- aşağıya çekiyor olması krizin etkisini gözler önüne sermektedir.


Hastalar tarafından kötüye kullanılan çoğu opioid reçeteli olmakla beraber opioid salgını, reçeteli opioid ilaçların kullanımındaki artışla başlamıştır. Bu durumda reçete edilenden fazla kullanımlar veya başkasına reçete edilen opioidlerin kullanımı karşımıza çıkmaktadır. Reçeteye tabi olmaları tüketimin kontrol altında tutulması anlamına gelmiyor, dünya nüfusunun sadece 20’de birinin yaşadığı ABD’de dünya opioid üretiminin beşte dördü tüketiliyor. ABD lisansına sahip Microsoft Office Word uygulamasında opiod ilaç isimleri (Örn: OxyContin) yanlış yazıldığında uygulamanın bu yanlışı otomatik olarak düzeltmesi, opioidlerin ABD’de gündelik hayata ne kadar nüfuz ettiğinin bir göstergesidir.


Tıbbi olmayan opioid kullanımında reçetelemenin ana nedeninin kronik ağrı olduğu görülmektedir. Tedaviye başlayan hastaların %10’undan fazlası kronik bir tedavi (3 aydan uzun) için başlar, bu uzun sürenin ardından tedaviye tolerans ve/veya bağımlılık gelişir. Bunun yanında fentanil, eroin gibi reçetesiz kullanımlar da halk sağlığı açısından büyük sorun teşkil etmektedir. Toleranstan kaynaklanan bağımlılık sonucu gelişebilen yoksunluk sendromu, ağrının geri gelmesi gibi durumlar nedeni ile ilacın bırakılması zorlaşır.


Kanser harici kronik ağrılı hastalar için ilk basamak tedavide opioid kullanımı desteklenmemektedir. Opioidler; aktif kanser tedavisi, palyatif bakım ve opioid dışı tedavinin başarısız olduğu yaşam sonu bakımında endikedir. Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezi (CDC), kanser dışı kronik ağrıda opioid kullanımı için bir kılavuz oluşturmuştur. Kılavuz; opioidlere başlama zamanı, opioid seçimi, dozu, kullanım süresi, takibi ve sonlandırılması konularına odaklanmaktadır. Aşırı doz opioid alımına karşı geliştirilen Naloxone’un (opioid antagonisti) eczanelerde, ilk yardım ekiplerinin ve polislerin yanlarında bulundurulması salgının ciddiyetini gözler önüne sermektedir. İlacın şırınga formunun bulunmasının yanı sıra daha kolay uygulanabilmesi amacıyla burun spreyi formu da bulunmaktadır. Ayrıca opioid yoksunluğunun semptomlarını azaltarak bağımlı bireyleri tedavi etmek için başlıca metadon ve buprenorfin gibi opioid agonisti ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar, aşırı doz kullanım olasılıkları düşük olduğu için bağımlılık tedavisinde güvenli bir seçenek olarak görülmektedir. Özellikle psikososyal müdahalelerle birlikte kullanıldıklarında opioid bağımlılığı için hem metadonun hem de buprenorfinin diğer tüm tedavi türlerinden daha etkili olduğu gösterilmiştir.




Opioid Epidemisi’yle başa çıkabilmek için endikasyon dışı opioid kullanımı azaltılmalı, opioidler doğru endikasyonda, sınırlı dozda ve güvenli şekilde kullanılmalı, aşırı reçete yazımı önlenmeli, opioid caydırıcılarının kullanılması gerekmektedir. Opioid tedavisine başlamadan önce idrar taraması yapılması, daha sonra yılda en az 1 kere bu taramanın tekrarlanması da kötüye kullanımın saptanmasını ve önlenmesini sağlayabilir.


Hazırlayan: Zeynep Pirinç


Kaynak:


Arslan, Y., Katar, D., Kayaçetin, F., & SUBASI, İ. (2008). Afyon (Opium) Alkaloitleri ve Önemi. Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Dergisi, 17(1-2): https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/118468


CDC

Realuyo, C. B. (2019). The New Opium War. PRISM, 8(1), 132-142: https://www.jstor.org/stable/pdf/26597315.pdf


ÇAKICI, M., Damla, A. R. A. Z., & GÖKYİĞİT, A. Opioid Bağımlılığının Tedavisinde Metadon ve Buprenorfin’in Etkinliği: Hangisini Kullanalım? Kıbrıs Türk Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi, 1(3), 194-199: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/893512



Lyden, J., & Binswanger, I. A. (2019, April). The United States opioid epidemic. Seminars in perinatology,43(3),123-131: https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0146000519300011


Nelson, L. S., Juurlink, D. N., & Perrone, J. (2015). Addressing the opioid epidemic. Jama, 314(14), 1453-1454: https://jamanetwork.com/journals/jama/article-abstract/2456149


Shipton, E. A., Shipton, E. E., & Shipton, A. J. (2018). A review of the opioid epidemic: what do we do about it? Pain and therapy, 7(1), 23-36: https://link.springer.com/article/10.1007/s40122-018-0096-7


Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page