top of page
  • Yazarın fotoğrafıinPharma Dergi

Liquidambar Orientalis



Her köşesinde sayısız çeşitlilikte canlıya ev sahipliği yapan Anadolu’muzda, bugün rotamızı ülkemizin güneybatı ucu olan Menteşe Yöresi’ne çeviriyoruz. Ege ve Akdeniz Bölgeleri’nin birleştiği yerde; ilçe merkezi, ilçeye adını veren Köyceğiz Gölü’nün kuzeyinde kurulmuş olan Köyceğiz’de bizi sadece eşsiz güzellikteki narenciye bahçeleri karşılamıyor. Burası aynı zamanda Anadolu’nun şifa iksiri sığla ağacının doğal yetişme alanı.

Ülkemiz için endemik bir bitki türü olup olmadığına ilişkin bazı ihtilaflar bulunsa da yaygın görüşe göre endemik olan ‘‘Anadolu sığla ağacı’’ (Liquidambar orientalis Miller) ülkemizde daha çok “günlük ağacı” olarak bilinmektedir. Güzel kokulu sıvı demek olan Liquidambar, Latince liquidus ile Arapça amber kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Ülkemizde kapladığı alan 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren giderek azalan Anadolu sığla ağacı, Altingiaceae familyasına mensuptur. Yoğun olarak Muğla ilimizde özellikle Köyceğiz, Ula, Dalaman, Ortaca, Fethiye ve Marmaris ilçelerimizde doğal olarak yayılım gösteren türe; Aydın, Denizli, Burdur ve Antalya illerimiz ile Rodos Adası’nda rastlamak mümkündür. Acıpayam Yöresi, türün en yüksekteki ve aynı zamanda denizden en uzaktaki yayılım yeridir.



Taban suyu yüksek alanlarda ve dere boylarında tek tek veya gruplar halinde görülebilen Anadolu sığla ağacı 15-20 metreye kadar boylanabilmektedir. 200-300 yıl kadar yaşayabilmektedir. Anadolu sığla ağacı genellikle orman parçaları veya koruluklar oluşturur. Geniş tepeli, çok dallı bir ağaçtır ve kışın yapraklarını döker. İlk bakışta görüntü olarak çınarı ve akçaağacı andırmaktadır.

Eski çağlarda çok daha geniş yayılım alanları bulan tür, buzul çağından bugüne kadar gelmeyi başarmıştır. Sığla ağacı, antik zamanlardan beri kullanılan şifa iksiri olarak adlandırabileceğimiz sığla yağı ile tanınmaktadır. Öyle ki, sığla yağının ticareti Fenikeliler tarafından Akdeniz’de yapılmaktaydı. Batık Fenike gemilerinden içinde sığla yağı bulunan amorflar çıkmıştır. Evliya Çelebi’ye göre, Menteşe toprağında kavak gibi küçük bir ağaçtan sığla yağı elde edilmekteydi ve bu yağ Mısır’a ve oradan da Hindistan’a gönderilerek cüzzam hastaları için kullanılmaktaydı. Mısır Uygarlığı’nda firavunları mumyalamada kullanılan sığla yağı aynı zamanda rivayete göre Kraliçe Kleopatra’nın güzellik iksiriymiş. Tıbbın babası olarak bilinen Hipokrates (MÖ 460-377) döneminden itibaren sığla yağının ilaç olarak kullanılmaya başlandığı bilinmektedir. Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman’ın, kardeşi Mihrişah Sultan’a verdiği Marmaris-Fethiye arası bölgenin sığla yağlarını Mihrişah Sultan’ın eşi Mısır Hidivi Ali Paşa Mısır’a ihraç edermiş.

Sığla yağının eldesi ilkbahar aylarında başlanıp sonbahar aylarında sona eren geniş zamana yayılmış, emek isteyen bir çalışmayı gerektirmektedir. Sığla yağı, sığla ağacının yara almasıyla çıkarılır. Yağın geleneksel eldesinde genellikle mayıs ayı sonunda “kaşık” adlı aletle yaraların açılmasına başlanır. Çeşitli aşamaların ardından beton havuzlarda toplanan yağın haricindeki yağ bulaşmış artıklar kurutulur. Bu artıklara “buhur” veya “günlük” denilmektedir.



Sığla yağı, antik zamanlardan beri ilaç yapımında ve kozmetikte kullanılagelmiştir. Kozmetikte, uçucu yağların doğal sabitleyicisi olarak örneğin parfümlerde; tıbbi amaçlı olarak ise bazı mide ve cilt rahatsızlıklarının giderilmesinde sığla yağına başvurulmuştur. Sığla yağının sabitleyici özelliği sayesinde güzel kokulu uçucu yağların uzun saatler boyunca uçmamaları sağlanmaktadır. Diğer yandan Anadolu’nun sığla ormanları şifa ve yöre halkının geçim kaynağı olmasının dışında, binlerce yıldır süregelen kültürün parçası olarak toplumsal hafızada ve günlük yaşantıda kendine yadsınamaz bir yer edinmiştir. Öyle ki yağın elde edilişi sırasında gövde parçalarından geriye kalan buhurun ibadethanelerde, önemli dini günlerde ve cenaze törenlerinde tütsü olarak kullanıldığını görmekteyiz. Cenaze törenlerinde tütsü kabuğu yanarken çıkan duman, ölünün ruhunun ruhlar alemine karışmasını sembolize etmektedir. Bu örnekten coğrafyamız insanı için günlük ağacının, bir nevi kutsal sayıldığını anlayabiliriz. Buhurun insektisit ve parazit kovucu özelliği de tütsü olarak kullanılmasında etkili olmaktadır. Sığla yağının, geçmişte birçok farklı tıbbi kullanımı olduğu bilinmektedir. Örneğin; diş etlerini güçlendirmek amacıyla çiğnenmiş, sünnet yarasının çabuk iyileşmesi için yine sığla yağına başvurulmuştur. Yara iyileştirici özelliğiyle öne çıkan sığla yağı, ter kokularını gidermede de etkilidir. Çevreye yaydığı hoş kokunun iyileştirici etkisiyle Anadolulular, sığla ormanlarını terapi ormanları olarak kullanmışlardır. Sığla yağı halk arasında astım, bronşit gibi akciğer hastalıklarında ve balgam söktürücü olarak kullanılmaktadır. Sığla yağı katılarak yapılan sabunlar cildi yumuşatıcı etkisi ve güzel kokusu ile tercih edilmekte olup sığla yapraklarından da yemeklerde faydalanılmaktadır. Daha birçok amaç için iyileştirici gücüne başvurduğumuz sığlanın, faydaları ve kullanım alanları oldukça fazladır.

Yetişmek için subtropikal iklim özellikleri görülen sıcak, nemli ve suyu bol yerleri seçen Anadolu sığla ağacı; Amerika ve Asya’da (Çin coğrafyasında yetişen) diğer sığla türlerinden farklı olarak ülkemiz için önemli bir yere sahiptir. Tarih boyunca birçok tıbbi ya da tıbbi olmayan amaç için kullanılan sığla yağı bugün Türkiye’nin bir ihraç ürünüdür. Son yıllarda sığla ormanlarının bir kısmı yerini daha çok gelir sağladığı düşünülen narenciye bahçelerine bırakmıştır. Bugün Köyceğiz’de yakın tarihimizde küçükbaş hayvancılık yapabilmek için tahrip edilmiş doğal sığla yetişme alanları bulunduğu gibi turizm sektörüne kurban edilme riskiyle karşı karşıya olan ormanlık bölgeler de vardır.



Anadolu sığla ağacının olası başka etkilerinin ve özelliklerinin ortaya konulabilmesi bilimsel araştırma kapsamının genişletilmesiyle mümkün olabilir. Bu da Anadolu sığla ormanlarının korunarak geleceğe taşınmasını gerektirmektedir. Toplumumuzun bilinçlendirilmesi, ağacın ve ormanların daha çok tanıtılması ve bölgenin ziyaret edilmesi Anadolu sığla ormanlarının varlıklarının sürmesi adına önem arz etmektedir. Tabii ki sığla ormanlarındaki ekosistem sağlığının korunması adına ormanlardan ayrılırken yalnızca ayak izimizi bırakmamız önem arz etmektedir. Bugün Köyceğiz’deki Kavakarası, Karabatak ve Kersele Sığla Ormanları mis gibi sığla kokusunu içinize çekebileceğiniz terapi ormanlarından bazılarıdır. Eğer şanslıysanız Karabatak ve Kersele Sığla Ormanları’nda, sucul ekosistemlerde yaşayan yalı çapkınlarıyla karşılaşabilirsiniz.



Hazırlayan: Efekan Güney


Kaynak:


Alan, M., Velioğlu, E., Ezen, T., Şıklar, S., & Öztürk, H. (2018). Anadolu sığla ağacı (Liquidambar orientalis Mill.) beş yaşlı fidanlarında. Ormancılık Araştırma Dergisi, 74-81.


Arslan, M., & Şahin, H. (2016). Unutulan Bir Orman Ürünü Kaynağı: Anadolu Sığla Ağacı (Liquidambar orientalis Miller). Bartın Orman Fakültesi Dergisi, 103-117.

Aydıngöz, M., & Bulut, S. (2014). Egenin Gizli Kalmış Şifa İksiri: Sığla. Afyon Kocatepe

Üniversitesi Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 1-6.


Benzeyen, T. (2018). Sığla'nın Hikayesi: Kavakarası, Sığla'nın Hikayesi: Karabatak, Sığla'nın Hikayesi: Kersele. YouTube: https://www.youtube.com/watch https://www.youtube.com/watch https://www.youtube.com/watch


Günal, N. (1994). Liquidambar Orientalis (Anadolu Sığla Ağacı)'in Güneybatı Anadolu'daki Yayılışında Relief, İklim İlişkileri. Türk Coğrafya Dergisi, 175-190.


T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. (tarih yok). Sığla Yağı ve Günlük Kabuğu. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı: https://mugla.ktb.gov.tr/TR-73678/sigla-yagi-ve-gunluk-kabugu


Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. (tarih yok). Anadolu Sığla Ağacı Tür İzleme projesi. Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı: https://tvk.csb.gov.tr/anadolu-sigla-agaci-tur-izleme-projesi


Ürker, O. ,. (2014). Anadolu Sığla Ormanları’nın Çevre Sosyolojisi Kapsamında İncelenmesi. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 152-187.


Wikipedia. (2020, Ekim 10). Anadolu sığla ağacı. Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/Anadolu_Sıgla_Agaci


Son Yazılar

Hepsini Gör

2 Comments


laydbugkerus
laydbugkerus
Apr 11, 2021

Muğla da günlük köyü var. Daha önce orası kamp alaniymis. Ziyaretimiz sırasında ağaçlardan akan sıvıyı gördüm. Çok hoş bı kokusu var. Ayrıca yaralara sürüldüğünde çok kısa bir sürede iyileştirme özelliği var. İz kalmasinida engelliyor. Yazınız için teşekkürler ellerinize sağlık

Like

Bulent Ozden
Bulent Ozden
Apr 08, 2021

Çok bilgilendirici bir yazı.Teşekkürler


Like
bottom of page