Yazmak, tarihi başlatan muazzam icat! İnsan her zaman düşüncelerini başkalarıyla paylaşma eğiliminde olmuştur ve paylaşmak için çeşitli yöntemler geliştirmiştir. Binlerce yıl öncesinden bize haberler veren hiyeroglifler bunun eseridir. İlerleyen süreçte bu durum kitap yazmaya kadar gelmiştir. Kitap yazmak, bilginin nesillere aktarılması konusunda çığır açsa da kısıtlayıcı bir şey söz konusu: Haşereler! Matbaanın icadından önce, doğal yapıştırıcıların ve nişasta gibi maddelerin etkisiyle el yazması kitaplar, hayatlarını haşere saldırısına maruz kalma korkusuyla devam ettirmiştir.
El yazması eserler, yazı tarihinde her zaman çok kıymetli olmuştur çünkü harcanan emek ve zaman oldukça fazladır. Emeğin zarar görmemesi için eski çağlardan beri çeşitli yöntemler denenmiştir. Bunlardan en efsanevi olanı “kebîkeç” denebilir. Kebîkeç, zehirli bir bitkidir ve bu bitkinin özütü mürekkebe karıştırılarak kitabın başına ya da sonuna “Ya Kebîkeç!” yazılarak kitap bir nevi korumaya alınır. Tabii zaman geçtikçe bu uygulama daha sembolik bir şekle bürünüp kelime tılsımlıymış gibi düşünülmüştür. Aynı zamanda bir bitki olmaktan öte bazı kültürlerde koruyucu bir cin, Hindistan’da hamamböceği kralı olarak anılmıştır. Bazı kültürler ise kebîkeçin “böcekler aleminin meleği” olduğu düşüncesine sahiptir. Tüm bunların ötesinde kebîkeç tıbbi bir bitkidir. Türkiye’de “acem düğün çiçeği” ismiyle bilinmektedir.
Galen, İbn-i Sina, İbn-i Baytar gibi hekim/eczacılar da kitaplarında kebîkeç bitkisine yer vermişlerdir. Bu bitkinin Ranunculaceae familyasına ait olan Ranunculus asiaticus L. olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu kitaplarda kebîkeçin diş ağrısı gibi durumlarda kullanıldığı belirtilmiştir. Hekimlerin tedavi için kullandığı bir bitkinin halk arasında kullanımının olması beklediğimiz bir durumdur. Yapılan çalışmalar da tam olarak bunu söylemektedir. Özellikle kırık/çıkık ya da şiddetli ağrılarda haricen uygulandığını görmekteyiz. Hem analjezik hem de kas gevşetici etkinliği olduğu söylenmektedir. Kırmızı, beyaz, turuncu çiçekler ile göz alıcı bir güzellikleri olsa da bu güzelliğin bir bedeli var. Protoanemonin! Bu maddenin tahriş edici özelliği vardır. Hatta tüketen hayvanlarda zehirlenme belirtileri oluşturmaktadır. Aynı zamanda bu bitki üzerinde yapılan çalışmalar antifungal bir etkinliğin söz konusu olduğunu göstermektedir.
Protoanemonin, aslında ranunkulin isimli bir glikozitin parçalanma ürünüdür ancak kurutma aşamasında havayla temas sonucu dimerleşme ile anemoninler oluşur. Anemonin hidrolizasyonu ile zararlı etkilerden kurtulmuş bir bileşik oluşur.
Bitkiler tarih boyunca hayatın her aşamasında yer buldukları gibi efsunlarıyla insanları etkileyip günümüze ulaşmışlardır. Bitkilerin muhteşem dünyasını daha ayrıntılı keşfedebileceğimiz günlere…
Hazırlayan: Dudu Altıntaş
Kaynak:
Değirmen, Nuriye, Tıp Yazmalarının Koruyucusu ve Faydalı Bir Drog: Kebikeç Bitkisi, 2013, Lokman Hekim Journal: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/758589
Gacek, Adam, “Arapça El Yazmalarında Kebîkeç”, çev. Ali Yaycıoğlu, Kebîkeç, Sayı:5, 1997: https://kebikecdergi.files.wordpress.com/2012/07/02_gacek-yaycioglu.pdf
Steingass, F., Persian-English Dictionary, Londra, 1977.
Sina, İbn-i, “El Kanun-i F’it Tıp”, İkinci cilt, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı.
Yazı Yaban. (2019, Mayıs 19). Ya Kebîkeç. Yazı Yaban: https://yaziyaban.com/ya-kebikec/
Comments