Aralık 2019’dan bu yana dünyamızı etkisi altına alan Covid-19 hastalığı, insanlığın yaşadığı ne ilk ne de son pandemi olma özelliğini taşıyor. Hastalıklar, tarım toplumuna ve yerleşik hayata geçiş ile daha kolay yayılma imkanı bulmuştur. 14. yüzyılda yaşanan feodalizmin önemini yitirme nedeni kara veba salgını insanlık tarihinin bilinen en ölümcül salgını iken 1980’li yıllardan beri devam eden HIV salgını ise günümüzde hala yayılmaya devam eden salgın hastalıklardandır. Pandemi, salgın hastalıkların bir kıta ya da tüm dünya gibi geniş coğrafyalar üzerinde yayılanlarına denmektedir. Milyonlarca insanın kaybına yol açan İspanyol gribi pandemisine dünya, Covid-19 pandemisinden yalnızca bir asır önce sahne olmuştu.
Sanılanın aksine İspanyol gribi İspanya’da ortaya çıkmadı. ABD’de ortaya çıktığına dair kanının kabul gördüğü İspanyol gribine bu ismin verilmesinin nedeni, hastalıktan ilk olarak İspanyol medyasında bahsedilmesidir. Salgının ilk dalgasının yayılış gösterdiği 1918 ilkbaharında devam etmekte olan I. Dünya Savaşı’na katılmayan İspanya’da, taraf ülkelerin medyalarında uygulanan sansürler uygulanmamaktaydı. Hastalığın İspanyol medyasında kendine yer bulabilmesiyle, İspanya’da da yayılış gösteren salgından ilk olarak Madridlilerin haberi oldu. Sonraları diğer ülkelerde “İspanya’daki grip salgını” olarak bahsedilmeye başlanan hastalık “İspanyol gribi” ve “İspanyol nezlesi” adlarıyla anılmaya devam etti.
Hastalığın dünyaya hızlı bir biçimde yayılmasında, 1918’de Atlas Okyanusu’nda askeri nakliye gemileri ile yaşanan insan trafiği etkili olmuştur. Influenza A H1N1 virüsünün neden olduğu İspanyol gribi dünyayı üç dalga olarak kasıp kavurdu. 1918 ilkbaharında yaşanan ilk İspanyol gribi salgınında hastalık yumuşak seyretmiş, düşük mortaliteye sebep olmuştu. 1918 sonbaharında yaşanan ikinci dalga ise aralarında en yüksek mortaliteli olanıydı. Şiddetli ikinci dalganın varış ve yayılışında önemli rol oynadıkları düşünülen İtilaf Devletleri’nin Amerika, Afrika ve Avrupa kıtalarındaki başlıca asker tahliye ve nakliye limanları şunlardır: Boston (ABD), Freetown (Sierra Leone) ve Brest (Fransa). Pandeminin ikinci dalgasına ait ilk vakalar 22 Ağustos 1918’de Brest’ten bildirildi. Tüm Fransa’ya yayılan virüs, Avrupa’nın tamamına ve karadan Asya’ya büyük ihtimalle buradan ulaştı. Brest’ten Boston’a muhtemelen virülansı daha yüksek olan virüs geri taşındı. Öyle ki, Aralık itibarıyla ABD’de yaklaşık 20 milyon insan enfekte olmuş ve yaklaşık 450 bin can kaybı yaşanmıştır. Büyük ihtimalle Freetown’dan Afrika’ya giriş yapan virüs burada da şehirden şehre yayılışına devam etti. İspanyol gribinin üçüncü dalgası ise daha ılımlı bir artçı dalga niteliği taşımaktaydı. Demiryolu hatlarının varlığı birçok bölgede hastalığın yayılmasını kolaylaştırdı. Gelişmiş bir demiryolu ağına sahip olan Hindistan’da 18 milyon kişinin salgından hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. İspanyol gribi, St. Helena gibi gemilerin uğramadığı izole adalarda yayılım gösteremedi. Virüs farklı coğrafyalara farklı zamanlarda ulaştığı için dalgalar her yerde aynı zamanda ve şiddette yaşanmadığı gibi bazı dalgaların hiç yaşanmadığı yerler de mevcuttur.
Toprakları üç kıtaya yayılan Osmanlı Devleti kültürün ve ticaretin geçiş noktası olduğu gibi patojenlerin de bir çeşit geçiş noktasıydı. O sırada cephede savaşmaya devam eden Osmanlı Devleti’nin de solunan havadaki düşmanı İspanyol gribi oldu. Öyle ki, 1915 yılında 22.756, 1916 yılında 22.455, 1917 yılında 25.270 kişinin öldüğü İstanbul’da; İspanyol gribinin ortaya çıktığı 1918’de 40.594 kişinin öldüğü kaydedildi. Bunu takip eden 1919’da ise 22.312 kişinin öldüğü açıklanmıştır. Salgın yalnızca İstanbul’da yayılış göstermedi. Osmanlı Arşivi'ndeki 19 Kasım 1918 tarihli Adliye Nezareti’nden Dahiliye Nezareti’ne gönderilen yazışmaya göre Yozgat’taki bir hapishanenin 400 kişi olan mahkum kapasitesi yarıya düşmüştü. Osmanlı Devleti’nin, gelişmiş ülkelere kıyasla daha az gelişmiş ulaşım ağlarına sahip olması hastalığın farklı bölgelere daha yavaş taşınmasını sağlasa da devam eden savaşın meydana getirdiği askeri sirkülasyon hastalığın askerler ve siviller arasında yayılmasını kolaylaştırdı. Salgına, Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı'nın şu dizilerinde rastlıyoruz:
''Biz ki İstanbul şehriyiz,
Seferberliği görmüşüz:
Kafkas, Galiçya, Çanakkale, Filistin,
Vagon ticareti, tifüs ve İspanyol nezlesi
bir de İttihatçılar, bir de uzun konçlu Alman çizmesi
914'ten 918'e kadar yedi bitirdi bizi.''
İspanyol gribinin ilk resmi vakaları Mart 1918’de ABD, Kansas’taki askeri üslerde kaydedilmiş olsa da hastalığın kökeni ile ilgili birçok varsayım süregelmiştir. Hastalığın ABD’ye gelen mevsimlik işçiler ile Çin’den taşınmış olabileceği bu varsayımlardan bir tanesidir. 20. yüzyılın en büyük pandemisi İspanyol gribine yakalananların çoğu, ateşten ve kötüye giden ağrılardan şikayetçiydi. Ağır seyreden vakalar acılı ölümlerle sonuçlanabiliyorken ani ölümler de gerçekleşebiliyordu. Salgının viroloji alanında bugüne kıyasla karanlık denebilecek bir zamanda gerçekleştiğini unutmamak gerekir. Öyle ki, 1918’de ortaya çıkan hastalığın bakteri değil de virüs kaynaklı olduğu ancak elektron mikroskobunun icat edilmesinden sonra 1933 yılında tespit edilebilmiştir. Covid-19’a sebep olan patojenin oldukça hızlı tespit edilebilmesi, insanoğlunun 100 yıllık süreçte mikrobiyoloji ve viroloji alanlarında katettiği yolu gözler önüne sermektedir. İspanyol gribi pandemisine neden olan H1N1 ile 2009’da domuz gribi pandemisine neden olan H1N1 arasında genetik benzerlikler olduğu da keşfedilmiştir.
Koronavirüslerden SARS-CoV-2’nin neden olduğu Covid-19’la mücadele ederken pozitif bilimlerin bugün geldiği noktayı göz önünde bulundurmamız gerekmektedir ancak pandemi sürecini yaşarken, I. Dünya Savaşı’nın gölgesinde kalarak tarihin tozlu sayfalarında kendine yeterince yer bulamamış eski bir pandemiden çıkaracaklarımız elbette vardır. Örneğin; salgının ikinci dalgasının yaşanmaya başladığı 1918’in Eylül ayında ABD şehirlerinde savaşı finanse etmek için basılan devlet tahvillerinin promosyonu için düzenlenen geçit törenlerini St. Louis iptal ederken Philadelphia planladığı gibi yaptı. St. Louis'te hastalıktan ölümler şehrin nüfusuna oranla Philadelphia'ya göre oldukça düşük seyrederken Philadelphia pandemiden fazla yara alan şehirlerden biri olmuştur. Gelişmiş ülkeler Covid-19 pandemisinden aşina olduğumuz okul, tiyatro gibi kamusal alanları kapatmak, pandemi devam ederken virüsün hava yoluyla bulaştığı anlaşıldığında maske kullanımına ağırlık vermek vb. önlemler almıştır. 1918’de salgın başladığında hijyen gelişmiş devletler için bile sorun iken 1920’li yıllarda sağlık hizmetlerinin herkese ulaştırılması gerektiği dünyanın gündemindeydi. Yoksul ülkeler İspanyol gribi pandemisinden en kötü etkilenen ülkeler olmuştu.
H1N1 virüsleri, koronavirüsler ve başka patojenler insanoğlunu geçmişte ve bugün olduğu gibi gelecekte de tehdit edebilir. Patojenler genel halk sağlığını tehdit etse de değişik hasta grupları hastalıklardan daha çok etkilenebilmektedir. İspanyol gribinde risk grubunun, mortalitenin zirve yaptığı 20-40 yaş arası bireyler olduğunu görmekteyiz ki bu o güne kadarki belki de tüm griplerden oldukça farklıydı. Savaşmakta olan askerlerin büyük bir çoğunluğunun bu yaş grubunda yer aldığını göz önünde bulundurursak askeri kamplar gibi bulaş riskinin fazla olduğu ortamlarda hastalığın kolayca yayıldığını tahmin etmek zor olmaz. Öyle ki “1918 Pandemisi” kitabının yazarı Catharine Arnold “Birçok ülkede salgından sonra ailenin dükkanını açacak, tarlasını sürecek, hayvanını besleyecek, mesleğini ve ticaretini icra edecek, evlenip ölenlerin yerine yeni kuşaklar yetiştirecek genç erkeklerin çoğu ölmüştü.” diyor. Salgın hastalıklar gibi toplumun büyük bir kesimini etkileyen trajediler toplumsal yaşantıda kalıcı değişikliklere sebep olabilmektedir. 1918 gribinin toplumsal cinsiyet rollerini değiştirmiş olduğu, pandemiden sonra kadınların hayatın her alanında daha aktif rol almasından anlaşılmaktadır.
Yaygın vaka tespitinin yapılamadığı bir dönemde dünya nüfusunun yaklaşık üçte birine bulaştığı ve 40-100 milyon kişinin ölümüne sebep olduğu tahmin edilen İspanyol gribi, I. Dünya Savaşı’ndan daha çok insanın hayatına mal olmuştur. Ayrıca bazı tarihçilere göre 1918 pandemisi I. Dünya Savaşı’nın bitme nedenleri arasında kabul edilmektedir. Savaşın sona ermesiyle terhis edilen askerlerin memleketlerine dönmesi de virüsün halka sirayet etmesini hızlandıran etkenler arasında sayılıyor. 1920 yılına gelindiğinde dünya için kabus olmaktan çıkmaya başlayan İspanyol gribinin coğrafi kaynağının yanı sıra hayvansal kökeninin ne olduğu da bugün hala kesin olarak bilinmemektedir.
Hazırlayan: Efekan Güney
Kaynak:
Aktan , S. (2020, Temmuz 17). Fotoğraflarla 1918 İspanyol Gribi: 2020, 1918 gibi görünmeye başladı. Euro News: https://tr.euronews.com/2020/07/07/fotograflarla-1918-ispanyol-gribi
Duarte, F. (2020, Nisan 29). İspanyol Gribi: 50 milyon insanı öldüren salgın bittiğinde dünya ne haldeydi? BBC News Türkçe: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52473039
Temel, M. (2012). 1918 Grip Pandemisi. Yüksek Lisans Tezi: http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/49371.pdf
Temel, M., & Ertin, H. (2020). 1918 Grip Pandemisi Kıssasından COVID-19 Pandemisine Hisseler. Anadolu Kliniği Tıp Bilimleri Dergisi, 63-78: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1043358
Waxman , O. (2020, Ekim 28). Bir pandemi nasıl biter: İspanyol Gribi'nden öğrendiklerimiz. Independent Türkçe: https://www.indyturk.com/node/263621
Wikipedia. (2021, Nisan 7). İspanyol Gribi. Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/İspanyolGribi
Yolun, M. (2020). H1N1’den Coronavirüs’e: COVID-19 ile mücadele ederken tarihsel epidemiyolojiden neler öğrenebiliriz? Turk J Public Health, 120-123: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1031093
Yolun, M., & Kopar, M. (2015). The Impact of the Spanish Influenza on the Ottoman Empire. Belleten, 1099-1120: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/965557
Comments