Son zamanlarda adını sıklıkla duyduğumuz lipozom aslında bir ilaç taşıyıcı sistemdir. İlaç taşıyıcı sistemler ile farmasötik ürünlerin etkinliği ve biyoyararlanımı artırılabilir. Ayrıca hastanın tedaviye devam etmesinde yani hasta uyuncunun da artmasında önemli bir rolü vardır. İlaçlar, taşıyıcı sistemlerle farmakolojik etkinin beklendiği bölgeye hedeflendirilirler.
Lipozomlar temelde kolloidal taşıyıcı sistemler olup küresel veziküllerdir. Veziküllerin çapları nanometre ve mikrometre boyutları arasında olabilmektedir. Lipozomlar, yapısındaki fosfolipitler sayesinde hücre membranına benzerler ve bu benzerlik yapılan çeşitli modifikasyonlarla arttırılabilir. Bu benzerlikleri sayesinde ilaç hedeflendirme çalışmalarında sıklıkla kullanılmaktadırlar.
Lipozomlardaki temel mantık ilacın hedef bölgeye, lipozom içine hapsedilmiş yani enkapsüle formda taşınmasını sağlamaktır. Lipozomlar içine hapsedilen ilacı taşıyabilecekleri üç bölgeye sahiptirler: Farmasötik etkenin lipofilik karakteri daha yüksekse lipozomun fosfolipit tabakasına, farmasötik etkenin hidrofobik karakteri daha yüksekse lipozomun sulu kısmına ve su-lipit ara yüzeyine hapsedilerek taşınırlar.
Lipozomların Hücre İçine Geçmesi
Lipozom içine hapsedilmiş farmasötik etkenler endositoz, füzyon, lipit değişimi ve adsorbsiyon mekanizmaları ile hücre içine girerler.
Endositoz: Hücre yüzeyine temas eden lipozom, fagositoz ile hücre içine alınır. Hücredeki lizozomun lipozomu parçalamasıyla lipozoma hapsedilmiş etken madde hücre içine salınır.
Füzyon: Lipozomun en dıştaki lipit tabakasının eriyip hücre membranı ile birleşmesidir.
Lipit değişimi: Hücre membranında yer alan lipitler ile lipozomun yapısındaki lipitlerin yer değiştirmesidir. Bu sayede lipozom hücre membranına katılır.
Adsorbsiyon: Lipozomun hücre yüzeyine tutunmasıdır. Lipozomdaki farmasötik etken hücre membranına geçer.
Lipozomların Avantajları
Lipozomların yapı taşları olan lipitler hücrelerimizdeki fosfolipitlerden oluştukları için biyolojik olarak geçimli ve inert yapılardır.
Lipofilik ve hidrofilik farmasötik etken maddeleri enkapsüle edebilen veya lipit membrana bağlayabilen biyouyumlu sistemlerdir.
İmmunojenik ve toksik etki göstermezler.
Lipozomlar ilaç deposu olarak davrandıkları için farmasötik etkenin kontrollü salımı sağlanabilir. Bu sayede terapötik ama toksik olmayan kan seviyeleri sürdürülebilir.
Yarılanma ömrü kısa olan protein gibi maddelerin yarılanma ömürlerini arttırırlar.
İlaçların dozlama aralığını uzatırlar.
Farmasötik etkenin hedeflendirilmesi yapılıp istenilen bölgeye taşınmasını sağlarlar.
Lipozomlarla formülize edilmiş farmasötik etken, oral yol ile alındığında sistemik absorbsiyon artırılarak biyoyararlanımda da artış sağlanmış olur.
Lipozomlar ilaç taşıyıcı sistemler arasında tanısal görüntüleme ve tedavide kullanım açısından uygun özelliklere sahiptirler. Lipozomların özelliklerinin geliştirilmesi ve intravenöz uygulanmasıyla vasküler sirkülasyonda daha uzun süre kalmaları sağlanır. Bu sayede görüntüleme ve tedavideki etkinlikleri arttırılır.
Yapılan çalışmalarda magneto-lipozomlar ile MR görüntüleme ve lokalize tedavi yaklaşımlarının gerçekleştirilebileceği gösterilmiştir.
Radyonüklid işaretleme ile farklı inorganik nanopartiküller (miseller, dendrimerler, lipozomlar vb.) işaretlenebilir. Bununla birlikte tanı ve tedavide hedeflendirme açısından en uygun taşıyıcı sistemler lipozomlardır.
Lipozomlar tanı, tedavi ve koruyucu amaçlarla kullanılmaktadırlar.
Yapılan farklı çalışmalarda;
Bakteri enfeksiyonlarında kullanılmış, lipozomlanmış antibiyotiklerin stabilitesi artırılarak kontrollü salımları sağlanmıştır.
Lipozomlanan antifungal maddelerde lipozomlanmamış maddeye kıyasla terapötik indekslerin arttığı, farmakokinetik parametrelerin değiştiği ve toksisitelerinin azaldığı gözlemlenmiştir.
Gastrointestinal sistemde parçalandıkları için oral olarak kullanılamayan hormonlar lipozomal halde uygulandıklarında tedavide olumlu sonuçlar alınmıştır.
Akciğer hedefli pulmoner yol ile verilen ilaçların lipozom formları ilacın akciğerdeki kalış süresini uzatarak tedaviye yardımcı olmuştur.
Tanıda Lipozomun Yeri
Araştırmacılar Tc-99m ile işaretlenmiş hekzametil-propilen-aminoksim (HMPAO) lipozomları kullanarak işaretlenme verimini %90’dan fazla olarak tespit etmişler ve enfeksiyonu görüntülemişlerdir.
Yapılan başka bir araştırmada ise Tc-99m ile işaretlenmiş HMPAO lipozomları tümör görüntülemede kullanılmışlardır.
Diğer bir araştırmada ise ratlarda oluşturulan beyin tümörlerinde, In-111, I-125 ile işaretlenmiş lipozomlara monoklonal antikorlar ile hedeflendirme yaparak intravenöz yol ile verdiklerinde epidermal büyüme faktörü reseptörünü (EGFR) görüntülemişlerdir.
Radyonüklid işaretli fosfatidilserin lipozomları ile aterosklerotik plağı saptamak amacıyla yola çıkan araştırmacılar In-111 işaretli lipozomları tavşana uyguladıktan 48 saat sonra SPECT/BT incelemesi ile aterosklerotik bölgeyi görüntülemeyi başarmışlardır.
Ayrıca araştırmacılar retansiyon stabilitesi >%90 olan Cu-64 ile işaretlenmiş lipozomları tümör yüklenmiş farelere vererek PET (Pozitron Emisyon Tomografi) ile kantitatif in vivo görüntüleme yapmışlardır. Uyguladıkları bu yöntemin tanı ve tedavi anlamında lipozom temelli nanotıp uygulamalarında önemli bir potansiyeli olduğunu vurgulamışlardır.
Lipozomların tedavide kullanımını bir sonraki yazımda yapılan araştırmalar ışığında detaylı bir şekilde ele alacağım.
Hazırlayan: Ramazan Yıldız
Kaynakça:
Özer, A.Y., Vural,Uçmak, G. (2015). “Nükleer Tıpta İlaç Taşıyıcı Sistemler ve Teranostik Kullanımları”. Nükleer Tıp Seminerleri 2015;2:109-19
Erdogan, S., Ozer, A.Y., Ercan, M.T., et al.“ Scintigraphic imaging of infections with 99m-Tc-labelled glutathione liposomes”. J Microencapsul 2000;17:459-465.
Kurihara, A., Deguchi,Y., Pardridge, WM.“ Epidermal growth factor radiopharmaceuticals: 111In chelation, conjugation to a blood brain barrier delivery vector via a biotin-polyethylene linker,pharmacokinetics, and in vivo imaging of experimental brain tumors”. Bioconjug Chem 1999;10:502-511.
Phillips, WT., Goins, BA., Bao, A. “Radioactive liposomes”. Wiley Interdiscip Rev Nanomed Nanobiotechnol 2009;1:69-83.
Aytekin, A. (2018). “Antiinflamaatuvar Etkili Propolis Yüklü Lipozomal Formülasyonların Hazırlanması ve Karakterizasyonu”. (Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi).
Lıko, F. (2011). “Tümör Teşhis ve Tedavisi İçin Geliştirilen Nanoboyutta Lipozomal İlaç Taşıyıcı Sistemler Üzerinde İn Vitro Çalışmalar”. (Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Radyofarmasi Programı Yüksek Lisans Tezi).
Yalçın, S., Biçim, G., Oskoueı, Z. (2014). “C vitamini, E vitamini ve polifenol ekstresi içeren lipozomların eldesi ve antioksidan aktivitelerinin karşılaştırılması” Marmara Medical Journal 2014; 27: 166-170.
Commentaires