Doğal ürünlerin incelenmesi; yeni ilaç keşifleri için bitkilerden, hayvanlardan, mantarlardan ve mikroorganizmalardan elde edilen doğal ilaçların ve ilaç maddelerinin fiziksel, kimyasal, biyokimyasal ve biyolojik özelliklerini inceleyen multidisipliner bilim, farmakognozi olarak adlandırılmıştır. Zoofarmakognozi ise hayvanların doğada buldukları bitki ve eklem bacaklıları tüketerek hastalıklarını kendi kendilerine tedavi etmeleri anlamına gelmektedir.
Zoofarmakognozi terimi “zoo” (hayvan), “pharma” (ilaç) ve “gnosy” (bilim) kelimelerinin birleşmesiyle oluşur. Sözcük anlamına ek olarak sadece hayvanların değil tüm canlıların kendi kendilerini tedavi ettiği durumların gözlenmesini temel alır. Bu davranışlar profilaktik (önlem amaçlı) ve terapötik (tedavi edici) olabilmektedir. Zoofarmakognozi; antropoloji, etoloji, farmakoloji, botanik, etnobotanik, kimya, biyokimya, jeoloji, primatoloji, farmakognozi gibi birçok bilim dalının ortak çalışmasını gerektiren multidisipliner bir alandır.
“Tıbbi antropoloji bakış açısıyla, zoofarmakognozi ve primitif tıp uygulamaları arasındaki ilişkilerin, yaban hayatı ekolojistleri, halk sağlığı uzmanları, ilaç firmaları, koruma uzmanları ve genel halk tarafından incelenmesiyle, insanlığın, canlıların ve doğanın birbiriyle bütün olduğu durumsal farkındalığına erişilmesinde fayda sağlayacağı değerlendirilmektedir.” (Doğan M., 2020)
İnsanlar için de kendi kendini tedavi etme durumu söz konusudur. Buna “jeoloji” adı verilen kil veya toprak benzeri maddeleri yeme durumu örnek olarak verilebilir.
Hayvanlar beslenme düzenlerinde parazitlerden korunmaya yatkındırlar. “Yiyecek arama davranışı öncelikle beslenme açısından yeterli bir diyet ihtiyacını karşılamak amacıyla gelişmektedir. Ancak, aynı davranış türü, besin zincirinin bir üst basamağı olan avcılardan ve/veya rakiplerden de etkilenebilmektedir. Diyet seçiminin bazı özellikleri de parazitizmden sakınmak ya da azaltmak için gelişmektedir.” (Doğan M., 2020) Davranışlar içgüdüsel veya öğrenilmiş olabilir. Bu konu araştırılmaktadır. Canlıların kendi kendilerini tedavi etmeleri “self- medication” olarak tanımlanır.
Gelişmiş adaptasyonlar;
parazit barındırabilecek besinlerden kaçınılması,
profilaktik maddelerin kullanımı,
terapötik besinlerin tüketilmesi olabilmektedir.
“Zoofarmakognozinin anti-paraziter etkisi en az iki mekanizma ile ortaya çıkabilmektedir. İlk olarak, yutulan malzeme, fitokimyasalların, solucanların bağırsakların mukozal astarına yapışma kabiliyetini azalttığı veya kemotaksinin yaprak kıvrımlarına solucanları çekebileceği şekilde farmakolojik antiparaziter özelliklere sahip olabilmektedir. Kendi kendine tedavi sayılabilen hareket sırasında yutulan birçok bitki, örneğin yaprakların pürüzlü yüzeyleri çok sayıda çengelli ve dikenli tüyleri tutan sabit bir fiziksel özelliğe sahiptir. Böylece, parazitler kıllı yüzeylere takılabilmektedir veya kaba yapı, parazitlerin bağırsaklardan yerinden çıkması gibi bir işlev görebilmektedir. İkinci olası etki şekli, malzemenin hızlı bir şekilde diyareye sebep olarak, gastrointestinal sistemin temizleyici bir tepkisini başlatabilmesidir. Bu eylem, bağırsak geçiş süresini önemli ölçüde azaltıp, parazitlerin atılmasına neden olarak parazitlerin yaşam döngüsünü kesebilmektedir. Bu veya benzeri bir mekanizma, kuşlar, etoburlar ve primatlar gibi çeşitli hayvanların dışkısında sindirilmemiş otları açıklayabilmektedir.” (Doğan M., 2020)
Hayvanlarda üç tür self- medication yöntemi vardır:
Yutma
Emilim
Topikal (Bazen mesh etme veya yağlama olarak görülür.)
Hayvanların hasta değil, iyi görünür haldeyken bazı maddeleri profilaktik olarak tükettikleri de düşünülmektedir.
Bitkiler, protein ve karbonhidrat gibi primer metabolitlerin yanı sıra, savunma mekanizmasının bir parçası olarak farklı metabolitler de üretmektedir. Bunlara “sekonder metabolit” ismi verilir. Sekonder metabolitler, bitkinin hayatta kalabilmesi için doğrudan etkili olmayan fakat gerekli olan metabolitlerdir. Bitkinin farklı hücreleri tarafından farklı metabolitler üretilir. Bu metabolitler bitkinin otçul hayvanlara karşı oluşturduğu savunma mekanizmasının bir parçasıdır. Hayvanlar self-medication durumlarında “ilaç kaynağı” olarak bitkilerin üretmiş oldukları sekonder metabolitleri kullanabilirler. Bunlara örnek olarak seskiterpenler, alkaloidler ve saponinler verilebilir.
Her canlı gibi insanlarında hayatta kalmak ve doğayla uyumlu olmak zorunluluğu bulunur. Sağlık alanında da ilk gelişmeler doğanın gözlemlenmesi sonucu doğmuştur. Hayvanların self- medication davranışları insanlar tarafından incelenmiştir. Hastalığını tedavi etmek amacıyla bir hayvanın hangi bitkiyi tüketip iyileştiği gözlemlenmiş ve uygulanmıştır.
“Jansen, insan olmayanlarda tedavi davranışı kavramını öne sürmüştür. Jansen, çeşitli memeli türlerinde olağandışı beslenme alışkanlıklarını konusunda derleme yapmıştır. Örneğin, uzun yolculuklara başlamadan hemen önce, Hint fillerinin (Elephas maximus), “Entada schefferi (Leguminosae)’’ ile beslendiklerini, Hint yaban domuzları (Sus scrofa), geleneksel tıpta “anthelminthic” olarak kullanılan bir bitki olan “Boerhavia diffusa'nın (Nyctaginaceae)’’ köklerini tükettiğini bildirmiştir. Jansen, hayvanların sadece enerji gereksinimleri için beslendikleri düşüncesinin yeterli olmadığını ileri sürmüştür. Ona göre hayvanlar daha önce almış oldukları toksinlerden kurtulmak için, antibiyotik, antihelmintik, müshil etkili, bitkilerin ikincil metobolitlerinden yararlanmaktadır.” (Doğan M., 2020)
Hazırlayan: Münüse Hilal Kahraman
Kaynakça:
Doğan, M. Antropolojik bakış açısıyla zoofarmakognozi, geleneksel halk tıbbı ve primitif tıp ilişkisi (Master's thesis, Sosyal Bilimler Enstitüsü). https://platform.almanhal.com/Details/Thesis/2000012341?ID=4-2000012341
Domínguez-Martín, E. M., Tavares, J., Ríjo, P., & Díaz-Lanza, A. M. (2020). Zoopharmacology: a way to discover new cancer treatments. Biomolecules, 10(6), 817. https://www.mdpi.com/2218-273X/10/6/817
Kapadia, M., Zhao, H., Ma, D., Hatkar, R., Marchese, M., & Sakic, B. (2014). Zoopharmacognosy in diseased laboratory mice: conflicting evidence. PLoS One, 9(6), e100684.
Comments