top of page
Yazarın fotoğrafıinPharma Dergi

Hastane Eczacılığı

Ecz. Merve Kılıç, 2010 yılında Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezun olmuştur. Mezun olduktan sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde eczacı olarak meslek hayatına başlayan Merve Hanım, 2020 yılından itibaren buradaki görevini başeczacı olarak sürdürmektedir.

Ecz. Merve Kılıç’a hastane eczacılığını, hastanede staja dair önerilerini ve yıllar içerisindeki gözlemlerini sorduk, bilgilendirici ve samimi yanıtlar aldık.


Hastane eczacısı nasıl özelliklere sahip olmalı, buradan başlayalım isterseniz?


Devlet memurunun sahip olması gereken tüm özelliklere sahip oluyorsunuz diyebiliriz. Onun dışında yaptığımız şey, zaten bizim eğitimini aldığımız bir iş. Dolayısıyla ekstra bir donanıma ihtiyacımızın olduğu söylenemez. Üniversitelerde aldığımız eğitim bunun için gayet yeterli, biz zaten kaynak bulmayı bilen bir eğitim alıyoruz. Esasında, meslek hayatının içindeki tüm yenilik ve değişmeler hastane eczanesi için de geçerli. Biz zaten mesleki yeterliliğimizle o kaynaklara ulaşmayı, yeni çıkan bir şeyle ilgili veri, literatür taramayı biliyoruz. Dolayısıyla da hastane eczacılığında, aldığımız eğitimin bizi yeterince taşıdığını söyleyebilirim.



Hastane eczanesini hem kendi içerisindeki hem de hastanenin diğer birimleriyle olan ilişkisiyle bir ağa benzetebiliriz. Bu ağ içerisinde hem ilacın temini hem de hastanenin ilgili bölümlerine ulaştırılması, doktor-hemşire ve diğer sağlık profesyonellerinin ihtiyaçlarının karşılanması, onlara danışmanlık hizmetinin verilmesi gibi süreçler var. Bu süreçler nasıl ilerliyor, bu ağı nasıl kontrol ediyorsunuz?


Birincisi, hastanede belli servisler var: acil servis, kemoterapi, diyaliz, total parenteral nutrition (TPN) üniteleri… Buraların ihtiyaçlarını toplu olarak dağıtıyoruz, haftalık veya aylık olarak. Bu işleyiş hastaneden hastaneye değişir. Bunlar dışında yatan hastaların tedavileri her gün, günlük olarak gönderiliyor. Kutu ile ilaç verilmiyor, hastanın o günkü ihtiyacı kaç adetse, ilaçlar ona göre hazırlanıyor. Bu süreçlerde düzenli olarak stok takipleri yapılıyor çünkü sabit bir tüketim yok ve nasıl bir vakayla karşılaşacağınızı bilmiyorsunuz. Her duruma hazırlıklı olmanız gerekli.


Çalışma şartlarından bahsedelim. Çalışma günleri neler, nöbetler oluyor mu?


Hastanelere göre değişiklik gösterdiğini söyleyebilirim. Örneğin Farabi Hastanesi’nde sabah sekiz, akşam beş düzeninde mesai var. Haftalık kırk saat çalışıyoruz. Nöbetle çalışılan yerler de var. Eğer kurumda başeczacı hariç beş eczacı daha varsa onlar nöbet düzeninde de çalışabiliyor. Ancak biz yine de bu durumun eczacı sayısına ve hastanedeki işleyişe göre değişiklik gösterdiğini söyleyelim.


Burada, eczanenin içerisinde size kimler yardımcı oluyor?


Tıbbi sekreter, eczane teknikeri ya da eczacı odalarınca sertifikalandırılmış eczacı kalfaları var. Bu, hastanelere göre de değişen bir durum. Sağlık memurunun, hemşirenin çalıştığı hastane eczaneleri de var ancak yasal olarak hastane eczanesinde ilaca dokunan herkes eğitimle ya da sertifikasyonla sağlık profesyoneli olmuş kişiler olmalı.



Eczacılık eğitimi sırasında çok çeşitli dersler alıyoruz. İlacın hazırlanmasından hastaya sunulmasına kadarki süreçte biz varız. Peki hastane eczacılığında, eğitimimiz süresince edindiğimiz bu kazanımlardan ön plana çıkanlar hangileri oluyor sizce?


Bence hastanede ve sektörün her yerinde farmakoloji. Daha sonra farmasötik bakım ve farmasötik teknoloji diyebilirim. Farmasötik teknolojiyi açıklayacak olursak, buradaki hastaların ihtiyaçları daha özel olduğundan konvansiyonel ilaçlar bu ihtiyacı karşılamayabiliyor ve buradaki ihtiyaca cevap verecek preparatlar her zaman piyasada olmuyor. Örneğin bir ilacın pediatrik formunu kullanmak istiyorsunuz ama ticari olarak piyasada bulunmuyor. Dolayısıyla, dönüşümler yapmak gerekiyor. İşte burada farmasötik teknoloji kazanımlarımız öne çıkıyor. Mesela covid-19 sürecinin başında bir müstahzarın şurup formülasyonunu geliştirmemiz istendi, çünkü piyasada şurup formu yoktu ve çocuk hastalara şurup verilmek isteniyordu. Bakanlık tarafından formülasyonlar hazırlandı, bizlere gönderildi ve şurup formlar hızla hazırlandı. Ayrıca hastanelerde aynı anda çok fazla çeşitte ilaç kullanıldığı için bunların birbirleri ile olan geçimsizlikleri, IV preparatlarda uygun çözücülerin seçilmesi gibi konularda da yine mesleki bilgi ve donanımlarımızı kullanıyoruz.


Hastane eczacıları ne gibi görev ve sorumluluklara sahiptir?


Hastanenin ihtiyacının tespiti, temin edilme yöntemlerini belirleme, stoğun takibi, gelen ürünün uygun olup olmadığının tespiti, o ürünün doğru ve güvenli şekilde hastaya ulaşmasını sağlamak gibi başlıca görevleri sayabiliriz. Hekim-hemşire gibi sağlık profesyonellerine ilaç danışmanlığı yapıyoruz. Örneğin; doğru çözücü seçimi, birbiri yerine kullanılabilecek alternatif tedavi önerileri, ilaç yan etki/etkisizlik takibi, Sosyal Güvenlik Kurumu geri ödeme/ raporlama gibi konularda da danışmanlık yapıyoruz diyebilirim.



İngiltere'de klinik eczacılıkla ilgili yapılan bir çalışmayı okumuştum. Burada klinik eczacılığın yıllar içindeki yaygınlaşmasıyla ilişkili olarak hem hastaların tedavisi sırasında ve tedaviden sonraki süreçteki yaşam kaliteleri hem de farmakoekonomik boyutta doğru ilaç danışmanlığıyla sağlanan tasarruftan söz ediliyordu. Siz nasıl yorumlarsınız bu durumu?


Sağlık profesyonelleri olarak hepimizin uzmanlık alanları elbette oldukça farklı. Sonuçta hekim tedaviye başlarken, literatürden bildiği bir molekülle başlıyor. Uygulamaya sıra geldiğinde eczacı ilacın ticari alternatiflerini değerlendirip en uygun olana karar verebiliyor. Fiyat rekabeti olan muadilli alternatif molekülleri önerebiliyor, bu durumda tedavi ucuza gelmiş oluyor. Aynı işi yapabilecek iki molekülden birisi çok daha ulaşılabilir ve uygun olabilir, hekimin bunların analizini yapmakla uğraşacak zamanı olmuyor. Literatürde birbirine üstünlüğü olmayan moleküller arasından birini seçiyor. Eczacı bu noktada devreye girerek önerilerde bulunabiliyor. Bazı çok eczacılı yerlerde, hastanelerin faturalandırma biriminde de eczacılar çalışıyor, SGK‘ye fatura düzenlenmesi ve geri ödeme konusunda danışmanlık yapıyorlar.


İlaç danışmanlığı tarafından ele alacak olursak, Antalya’da bir arkadaşım vardı ve onkoloji kliniğindeydi. Doğrudan hasta başına gidip hastanın kullandığı bitkisel ürünleri sorup hastanın kemoterapisi verilirken gösterdiği yan etkileri kaydederek o hasta için ne yapılabilir, şu ilaç değiştirilebilir mi diye öneride bulunan ve hastayı gözlemleyen bir göreve sahipti. Onkoloji eczacıları gibi nutrisyon ünitesinde görevli olan eczacılar da var. Onlar, total parenteral nutrisyon ürünlerinin hazırlanması, ilaç geçimsizliklerinin incelenmesi, enteral nutrisyon için hasta özelinde uygun kaloriye hangi ticari ürünle ulaşılabilir bunların belirlenmesi gibi süreçleri yönetirler. Kamuda belki de şu an istihdam edilen kadar daha eczacıya ihtiyaç var diyebilirim. Bu işi bizim kadar iyi bilen başka kimse yok. Yani hem ürünü tanıyıp hem de onun ekonomik tarafını analiz edip veri verebilecek nitelikli kişiler bulunduğunu söyleyemeyiz. Mesleğimiz itibariyle ilacın geliştiği hem bilimsel süreci hem ekonomik süreci takip edebilen bir pozisyondayız. Dolayısıyla kurumlar da bu nitelikten faydalanmak istiyor.


Peki eczacılar hastane eczanesinin dışında, hastanede nerelerde bulunabilirler?


Ameliyathane, kemoterapi üniteleri, total parenteral nutrition (TPN) üniteleri gibi birimlerde bulunabilirler. Hatta hastaneler, TPN ünitesi ruhsatı alabilmek ve orayı açık tutabilmek için eczacı görevlendirmekle yükümlü. Hastane içindeki bu birimlerde de eczacıların görev aldığını söyleyebilirim.

İlacın güvenli ve doğru şekilde hastalara ulaştırılması gereken tüm süreçlerde sorumluluklarımız var. Burayı işin mutfağı olarak da yorumlayabiliriz belki de.

Elbette, mesela kemoterapi ünitesindeki ilaçların denetlenmesi çok önemli. Çünkü buradaki ilaçlar sitotoksik ilaçlardır ve onların hazırlanması, kırılması, karıştırılması, eklenmesi, geçimliliği-geçimsizliği, tıbbi malzemeyle geçimsizliği gibi tüm bu işlemler bizim uzmanlık alanımız. İlacın hazırlanması, geçimlilikleri, çözücü seçimi ve oran ayarlanması eczacının kontrolünde olması gereken süreçlerdir.


Staj konusuna değinecek olursak, öğrenciler olarak hastane eczanesindeki stajı merak ettiğimizi söyleyebilirim. Peki hastane eczanesinde staj öneriyor musunuz, buradaki staja nasıl hazırlanmalıyız, gereklilikler ne olmalıdır, önerileriniz nelerdir bahsedebilir misiniz?

Bir kere her eczacılık öğrencisinin, bu işi yapan herkesin hastane eczanesini mutlaka görmesi lazım. Mutlaka bir stajlarını hastanede yapmalarını öneririm çünkü burası da mesleğin çok başka bir yüzü, farklı dinamikleri olan bir tarafı. İleride mesleğin farklı bir alanına yöneleceklerse burayı görme şansları da pek olmayacak. Hastanedeki stajda odaklanmaları gereken şeylere gelecek olursak, genel hatlarıyla oradaki hastane ürünlerine odaklansınlar. Sadece hastanede karşılaşabilecekleri çokça değişik formda ilaç olacaktır, o ilaçları öğrenmeye çalışmalılar. Bir de genel hatlarıyla her gittikleri yerdeki iletişimi incelesinler. Örneğin personelle iletişim, hemşireyle iletişim, hekimle iletişim…



Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz, hastane eczacısı olarak bu kısmı nasıl yorumlarsınız?


Kişisel görüşüm şu ki, insanın kendisine vakit ayırması işinden bağımsız olarak kendisiyle ilgili bir durum. Bunu yapmak isteyen insan her koşulda ve her durumda bunu yapabilir, istemeyen insan ise her türlü bahaneyi öne sürebilir. Hastane eczacılığı özelinde ise şunu söyleyebilirim ki, burası insanın hayatını alıp yok eden bir yer değil. Mesai düzeninde çalışıldığı için burada yapılan iş çalışma saatleri içinde tamamlanmış ve bitmiş oluyor.


Sektörün çeşitli alanlarında şartlara da bağlı olarak maddi kazançlar farklı olabiliyor. Hastane eczacılarının maddi kazançları hakkında merak edenler için değinmek istedikleriniz var mı?


Şunu söyleyebilirim ki üniversite hastanelerindeki kazançlar devlet hastanelerine göre biraz daha düşük olabiliyor. Nöbetlerle daha tatmin edici kazançlara ulaşılabilir.


Hastane eczacılığı atamaları nasıl oluyor, özel hastanelerde işe alımlar nasıl oluyor? Dilerseniz biraz da bunlardan bahsedelim.


Devlet düzenli atamalar yapıyor yılda birkaç kere. Bu atamalar için KPSS şartı aranmıyor, tabip-diş hekimi-eczacılar aynı anda atamalarla alınıyor. Buradaki sayılar değişebilir. Diğer taraftan sözleşmeyle alan üniversite hastaneleri var, kendileri genellikle sitelerinde ilan ediyorlar. Ayrıca özel hastanelerde de istihdamlar oluyor. Özel hastaneler de eczaneyi işletebilmek için eczacı çalıştırmak zorunda ancak sayıyla ilgili şu an yasal bir düzenleme yok. Aynı şekilde buralardaki ilanlar da takip edilip başvurular yapılabilir.


Yaklaşık on yıllık bir hastane eczacısı olarak geçen süreçte kamuda hastane eczacısı istihdamıyla ilgili neler söylemek istersiniz? Bu süreç boyunca gözlemleriniz neler oldu?


On yıl öncesine göre burada sayımız yaklaşık on katına çıktı. Aslında çok da uzun olmayan bir süreçte böyle bir artış hastane eczacılığının yaygınlaştığını gösteriyor. Mesleğin geneliyle ilgili şunu söyleyebilirim ki mezun sayılarımız artıyor, fakülte sayılarında bir artış var. Tüm bu kişiler serbest eczane açmaya yönelmediği gibi, tüm mezunları da serbest eczanede istihdam etmek pek mümkün görünmüyor. Bu noktada hastane eczanesi de bir alternatif haline geldi. Bir de şöyle bir durum var ki devlet, hastane eczacılarına on yıl öncesine göre çok daha fazla sorumluluk ve misyon veriyor. Sarf malzeme tarafında, stok koordinasyonunda mutlaka eczacı bulunsun istiyor. İlaç ve sarf malzemede, eczacılarla bir ekip kuruluyor. Bu açıdan, bu sahalar da bizler için yeni iş imkanları haline geliyor. Hastane eczacılığının, yardımcı eczacılığa da sayıldığını belirtmiş olalım yeri gelmişken.


Öncelikle bize ayırdığı vakit için sonrasında da samimi sohbeti, önerileri ve değerlendirmeleri için Ecz. Merve Kılıç’a çok teşekkür ederiz. Sağlığın, mutluluğun ve başarının daima kendisiyle olmasını en içten dileklerimizle temenni ediyoruz.


Hazırlayan: İrem ÇELİK


Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page