top of page
  • Yazarın fotoğrafıinPharma Dergi

Gözyaşının Bilinmeyenleri

Gözyaşının görevleri; gözün yüzeyini nemlendirmek, gözü temizlemek ve enfeksiyonlardan korumaktır. Günde ortalama 300 ml gözyaşı üretilir ve üretilen gözyaşı, gözlerimizi her kırptığımızda korneanın üzerini bir tabaka gibi kaplar. Üç katmandan oluşan bu tabakaya, PTF (Prekorneal Tear Film) denmektedir. Dıştaki yağlı katman, gözyaşının buharlaşmasını ve yüze damlamasını önler. Bu katmandaki yağlar, meibomian bezlerinde üretilir. Ortadaki sulu katman sayesinde içerikteki elektrolitler (sodyum, klor, potasyum, üre), glikoz ve 1500’den fazla protein (lizozim, antikorlar, lipokalin, lakritin) korneaya eşit şekilde dağılır. İçteki mukus katmanı ise korneayı kaplar ve gözü nemli tutar. Müsinler, göz konjonktivasında goblet hücreleri tarafından sentezlenir. Dehidratasyonları sonucu mukus oluşur. Mukusun kuruması sonucunda ise çapaklar meydana gelmektedir.



Vücudumuzda gözyaşından sorumlu sistem, lakrimal sistemdir. Gözyaşının üretimi ile boşaltımı arasındaki dengeyi sağlar. Gözyaşı bezleri, üretimden sorumludur. Ana gözyaşı bezi ise gözün üst-dış kısmında, göz kapağının altında yer alır. Göz kırpmayla beraber yayılan gözyaşı, alt ve üst göz kapaklarında bulunan gözyaşı kanalının başladığı küçük deliklerden (punktum) gözyaşı kanalına doğru pompalanır. Gözyaşı kanalı, burna açılır oradan da genze doğru devam eder. Ağlandığı zaman burnun akması ya da göze preparat damlatıldıktan sonra tadının hissedilmesi bu sebeptendir.


Akıttığınız her gözyaşı aynı tür değildir. Üretilme amacı ve içeriklerine göre 3 gruba ayrılmıştır:


1- Bazal Gözyaşları: Gözü nemlendiren, besleyen, temiz tutan ve iyi bir görüş sağlayan tipik gözyaşlarıdır. Aynı zamanda antibakteriyel özelliktedirler. Göz için hayati önem taşırlar. Örneğin; uzun süreler ekrana bakma, kontakt lens kullanımı veya akne tedavisi sonucu bazal gözyaşı üretimi azalır. Oluşan göz kuruluğu, yapay gözyaşı preparatları ile tedavi edilebilir.


2- Refleks Gözyaşları: Gözde irritasyon sebebiyle oluşurlar. Bu duruma kimyasal gazlara maruziyet, çok parlak ışıklar ve soğan doğramak örnek verilebilir. Ayrıca öksürürken, esnerken veya kusarken de gözden gelen yaşlar bu sınıfa aittir. Kimyasal içerik olarak bazal gözyaşlarından çok farklı olmasalar da miktar olarak daha fazla üretilirler. Refleks gözyaşlarının amacı genellikle gözü kimyasallardan korumaktır.



3- Duygusal Gözyaşları: Bütün duygularla ilişkilidirler. Ruh halini hızlı bir şekilde dengelemek için üretilirler. Duygusal gözyaşı dökme sonucu yüzde kızarma, kalp hızında artma ve solunum hızında azalma görülebilir. Yüksek konsantrasyonda protein bazlı hormonlardan prolaktin, adrenokortikotropik hormon ve Leu-enkephalin (nörotransmitter) içerirler. Leu-enkephalin, doğal bir ağrı kesici görevindedir. Ağlama sonrası gelen rahatlama hissi bununla bağdaştırılmaktadır. Hatta Japonya’da bu duruma o kadar inanılmıştır ki ülkenin çeşitli yerlerinde ağlama odaları hazırlanmıştır. Ayrıca bu tip gözyaşları refleks gözyaşlarına göre daha viskozdur. İnsanların yüzünde daha uzun süre kaldıkları için fark edilme ihtimalleri yüksektir.


Yaklaşık son 20 yılda ağırlıklı olarak oküler yüzey hastalığı alanında olmak üzere gözyaşıyla ilgili araştırmalarda büyük bir artış olmuştur. Gözyaşı; erişilebilir ve serum veya plazmaya göre daha az karmaşık bir vücut sıvısı olduğundan yapılan araştırmalarda, hastalık süreçlerinin gözyaşı filminin bileşimini nasıl etkilediğine odaklanılmaya başlanmıştır. Gözyaşı profillerindeki bileşim değişiklikleri belirlenerek hastalığın ilerlemesindeki önemli yollar belirlenebilir ve bu da bireyin daha öngörülebilen ve kişiselleştirilmiş tedavisine olanak tanır. Avantajları sebebiyle oküler hastalıkların gözyaşı biyobelirteçlerini belirlemek için yapılan araştırmalar, gün geçtikçe artmaktadır. Kuru göz hastalığı, diyabetik retinopati, Graves oftalmopatisi, glokom ve oküler tümörler bu hastalıklardan birkaçıdır. Kuru göz hastalığını ele alırsak çeşitli tiplerinde gözyaşında bulunan prolin bakımından zengin lizozim protein 4’ün aşağı regülasyona uğradığı bulunmuştur. Kuru göz hastalığına dair başka bir araştırmada ise sfingomiyelin ve fosfatidil türleri de dahil olmak üzere birkaç lipid türünün önemli ölçüde arttığı gözlemlenmiştir.



Sadece oküler hastalıklarda değil sistemik hastalıklarda da gözyaşının biyobelirteç olarak kullanılabileceği bulunmuştur. Sistemik skleroz, sistik fibroz, kanser, MS ve Parkinson bu hastalıkların önde gelenleridirler. Teşhisi, genellikle MRI ve birkaç test yapılarak konulan MS hastalığında nihai bir doğrulamanın elde edilmesi yıllar sürebilir. Bu testlerden en tutarlısı, lomber ponksiyon yoluyla beyin-omurilik sıvısının alınıp IgG’nin oligoklonal bantlarının incelenmesiyle gerçekleşmektedir. Uygulamanın hastayı oldukça rahatsız etmesi, daha az invaziv bir teşhis yolu ihtiyacını doğurmuştur. Yapılan araştırmalar sonucu MS hastalarından alınan gözyaşlarındaki IgG’nin oligoklonal bantlarının BOS’unkine özgüllük ve duyarlılık bakımlarından benzer olduğu belirlendi. Böylece gözyaşının çeşitli biyobelirteç adayları bulundurabileceği anlaşıldı.


Hazırlayan: Serra Koç


Kaynak:


Hagan, S., Martin, E., & Enríquez-de-Salamanca, A. (2016, Jul 13). Tear fluid biomarkers in ocular and systemic disease: potential use for predictive, preventive and personalised medicine. National Center for Biotechnology Information: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4942926/


Helmenstine, A. (2021, May 17). Chemical Composition of a Teardrop. Science Notes Posts: https://sciencenotes.org/chemical-composition-teardrop/


Hoyt, A. (tarih yok). How Crying Works. How Stuff Works: https://science.howstuffworks.com/life/inside-the-mind/emotions/crying.htm


Nuhoğlu, F. (tarih yok). Gözyaşı Sistemi. Doç. Dr. Fadime Nuhoğlu: https://www.fadimenuhoglu.com/gozyasi-sistemi/


Radhakrishnan, R. (2021, Jan 21). What Are the Three Types of Tears? Medicine Net: https://www.medicinenet.com/what_are_the_3_types_of_tears/article.htm


Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page