.png)
5 Şubat 2020 tarihinde Netflix’te yayınlanan ‘‘The Pharmacist’’ (Eczacı), geçtiğimiz yılın orijinal yapımlarından biri oldu. IMDb puanı 7.7 olan bu yapım aynı zamanda belgesel olma niteliği de taşıyor. Bize kalırsa her eczacı ve eczacı adayının izlemesi gereken The Pharmacist, evde kaldığımız bu günlerde keyifli vakit geçirmenizi sağlayacak. Peki The Pharmacist bize ne anlatmak istiyor, hangi mesajları içeriyor?
Dizinin içeriğinden kısaca bahsedecek olursak, ABD’nin New Orleans şehrinde ailesiyle beraber yaşayan Dan Schneider, çoğu kişiye göre takıntılı bir eczacıdır. Neredeyse her anını ses kayıt cihazı veya kamera ile kayıt altına alır. Bu takıntısının kıymetini ise oğlu uyuşturucu nedeniyle ölünce anlar. Polisin ilgilenmediği bu ölüm, Dan ve ailesini derinden etkiler. Dan, çaresizlik ile oğlunun katilini arar. Katili bulduğunda ise görevi bitmemiş aksine yeni başlamıştır.
Çalıştığı eczanede sıkça reçete edilen bir opioidi -OxyContin- fark eder. Bu ilaç tek bir tablette 16 Prococet’e denk büyük dozlar içermesine rağmen pazarlayan firma, ilacı kronik ağrılara en iyi etki eden ilaç olarak piyasaya sürmüştür. İlacın ünü kısa sürede yayılır ve eczaneye gelen genç ve sağlıklı insanlar bile reçeteleri ile ilacı isterler.
Oğlunun durumunun da getirdiği hassasiyet ile Dan’in farkındalığı artar. Hastalara ağrılarıyla ilgili sorular sorar, hatta bazı hastaları ilacı almaktan vazgeçirir. Bu zorlu süreçte Dan’in kilit rol oynaması sonucu firma iflas eder. Maalesef, firma iflas edene kadar çoğu kişi reçeteli bu ilaç yüzünden uyuşturucu ile tanışıp bağımlı olmuştur.
Uyuşturucu kullanımına dikkat çekmesiyle çoğu kişi tarafından beğenilen dizi, toplumumuzdaki kanayan bir yaraya da parmak basıyor.
Türkiye, coğrafi konumu itibariyle uyuşturucu maddelerin ticaret yollarının üzerinde bulunmaktadır. Uyuşturucu madde ticaretinde hem hedef hem de transit ülke konumunda olan ülkemizde, yapılan denetimlerde de fazla miktarda uyuşturucu madde ele geçirilmektedir. Bunlar başlıca Afganistan kaynaklı olmak üzere İran üzerinden ülkeye girişi yapılan maddelerdir. Bu sebeple Türkiye, esrar ve eroinin Avrupa içerisinde en fazla ele geçirildiği ülkedir.
Son istatistiklere göre Türkiye’de uyuşturucu kullanımı 1990 yılında yaklaşık 381.200 kişide görülürken 2016 yılında bu sayı 664.906 kişiye yükselmiştir. Uyuşturucu kullanımı yüzünden 2017 yılında 941 kişi hayatını kaybederken bu sayı 2018'de 657, 2019'da 342’ye düşmüştür.
Uyuşturucu kullanımının kısa ve uzun vadede kişiye birçok zararı vardır. Bunun yanında toplumu kötü etkileyen birçok olayın da meydana gelmesinden sorumludur. Toplumsal refahı tehdit eden uyuşturucu madde kullanımının azaltılmasına karşı Türkiye Psikiyatri Derneğinin bazı önerilerini sizinle paylaşıyoruz;
Madde bağımlılığı tedavi merkezlerinin sayısı ile bu kurumlarda çalışan personelin sayısı ve çeşitliliği artırılmalı, eğitimli personellerin bu kurumlarda çalışması sağlanmalıdır. Madde bağımlılığı merkezleri tüm yurtta yaygınlaştırılmalıdır.
Dünyada uygulanan tüm ilaç ve tedavi yöntemlerinin, ülkemizdeki madde kullanıcılarının hizmetine sunulması ve kullanılması için çalışmalar yapılmalıdır.
Madde kullanımını bırakamayan kullanıcılara yönelik zarar azaltma programları devreye sokulmalıdır.
Bilimsel temeli olan önleme etkinliklerinin sayısı artırılmalı, bu etkinlikler hazırlanırken bilimsel kuruluşların ve meslek örgütlerinin görüşleri alınmalıdır.
Peki uyuşturucu madde kullanımıyla mücadelede biz eczacı ve eczacı adayları neler yapabiliriz? Sağlık zincirinin önemli bir halkası ve toplumun en yakın sağlık danışmanı eczacı ve eczacı adayları olarak, halkı uyuşturucu madde kullanımı konusunda tıpkı Eczacı dizisindeki Dan’in yaptığı gibi bilinçlendirebiliriz. Kişiye ve topluma verdiği zararları açıklayarak halkın farkındalığını artırıp uyuşturucu madde kullanımına karşı yürütülen kampanyaları destekleyebiliriz. Halk sağlığının korunmasında kilit rol oynayan eczacılara, bu konuda da görev düşüyor.
Hazırlayan: Serra Koç
Alperen Kocabaş
Kaynak: https://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/45/uyusturucu-madde-bagimliligi
Comentarios