Toksikolojiyi, eski dönemlerin zehir bilimini, "kimyasalların veya fiziksel ajanların canlı organizmalarla etkileşiminden kaynaklanan tüm olumsuz etkilerin incelenmesi" olarak tanımlayabiliriz. Modern toksikoloji son birkaç yüzyıl içerisinde hak ettiği yeri bulmuş olsa da geçmişe yön vermiş binlerce olayda büyücüler, zehirciler, iksirciler hatta hekimler aracılığıyla yapılan kötülükler ve buna karşı sürdürülen savaşın bilinen 6500 yıllık bir tarihi vardır. Toksikoloji entrikaların, cinayetlerin, ihanetlerin başrolünde oynamış bir bilim dalıdır. Gelin tarihe iz bırakan toksikoloji biliminin Antik Çağ'ına yolculuk yapalım.
Antik Çağ, insanlık tarihinin başlangıcından erken dönem Orta Çağ’a kadarki zamanı kapsar. Tarihte ilk zehir kullanımı, ruhani ve mitolojik inançların yazıya geçirildiği zamanlardan itibaren başlar. İlk insanların yaşadığı bölgelerde yapılan arkeolojik çalışmalarda elde edilen buluntular arasında zehirleri saklamak ve biriktirmek için tasarlanmış oluklar içeren av silahları ve aletler tespit edilmiştir. Bazı araştırmacılar bu tip ilginç görünüşlü ve tehlikeli araçların kabile içinde bir üstünlük sembolü olduğunu düşünmektedir.
Antik Çağ’daki toksikoloji üzerine yapılan arkeolojik çalışmalar bize, İlk Çağ’da insanların avlanmak ve korunmak için bitkilerden elde ettikleri zehirli özütleri ilkel silahlarının ucuna sürdüklerini göstermektedir.
Çin tıbbının babası Shen Nung’un (yaklaşık MÖ 2695), 365 bitkiyi tattığı ve aşırı dozda zehirden dolayı öldüğü kaydedilmiş olup bitkisel tıbbi deney zehirleri ile ilgili çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmalar zamanla genişletilmiş olup iyileştirici şifalı bitkiler konusunda Çin'in yüksek bilgi düzeyine sahip olmasına katkı sağlamıştır.
Zehirle ilgili en eski yazılı kaynağa ise MÖ 300 yılına ait Mısır papirüslerinde rastlanır. Daha eskiden de Mısırlıların zehirlerle ilgili bilgilere sahip olduğuna dair kanıtlar eski Mısırlı simyager Agathodaimon’dan elde edilebilmektedir. Agathodaimon, Geç Roma Dönemi’nde Mısır'da yaşadığı rivayet edilen, kendisine ait bir yazını olmamakla beraber kendinden sonraki yazınlarda atıfta bulunulduğundan dolayı var olduğuna inanılan bir simyagerdir. Birçok element ve minerali belirtmiş, gümüş üretiminde kullanılan bir yöntemi tanımlamıştır. Ayrıca yüksek derecede toksik amfoterik oksit içeren ve ‘‘ateşli zehir’’ adını verdiği buluşu sonraki dönemlerde zehir kullanımlarının temelini oluşturmuştur. Tanımladığı arsenik yüzyıllar boyunca zehirleme ve cinayetlerde kullanılmıştır.
Mısır firavunlarından Menes, kayıtlarda zehirli bitkilerin özelliklerini araştıran ilk kişi olarak öne çıkar. Bu dönemde mabet öğretilerini yazıya dökmek ölüm cezası ile yasaklanmış bir suç olsa da birtakım papirüs yazılarından Mısırlıların antimon, bakır, ham arsenik, kurşun, opiyum ve adamotunu bildiklerini ve damıtma işlemini kullandıklarını anlıyoruz. Louvre Müzesi’nde sergilenen bir papirüste şeftali çekirdeğinden elde edilen kuvvetli zehir olan öldürücü BİR maddeden bahsedilmektedir.
Mısırlılar zehre oldukça ilgiliydi, Antik Mısır’ın son Helenistik kraliçesi Kleopatra’nın engerek yılanı zehri ile intihar etmesi Antik Mısır’ın zehre olan ilginin en meşhur örneklerindendir. Rivayete göre Kleopatra zehirleri denemek amacıyla kobay olarak yardımcılarını kullanıyordu. Atropa belladonna, banotu ve striknin ağacı tohumları kullandığı zehirlerden birkaç tanesiydi. VII. Kleopatra’nın ölüm sebebi; olay zamanında hayatta olan Strabon’a göre zehirli yılan tarafından sokulması ya da zehirli bir merhem sürmesiyken ileriki yıllarda bu konu hakkında yazan Romalılara göre ise iki yılan tarafından sokulmasıdır.
En eski yazılı tıbbi kaynak olarak bilinen Ebers Papirüsü’nde (MÖ 1552) timsah ısırmasından ayak tırnağı ağrısına kadar çeşitli tedavilerden; sinek, fare, akrep gibi canlıların zararlarına karşı çözüm üreten yaklaşık 800 reçeteden ve birçok farklı türde zehirden bahsedilmiştir.
Erken Mezopotamya çivi yazılarında da zehir kullanımından bahsedilir. Bu yazıtlarda, Babil tanrıçası Gula’ya atfedilen zehirle ilişkili mısralara yer verilir. MÖ 4500 yılı kadar eskiye dayanan bu tanrıça inancının ifade edildiği ilk tabletler MÖ 1400’lü yıllardan kalmadır. Bu tabletlerde net bir şekilde Gula’nın zehirleyici güçleri anlatılır.
Yunan Medeniyeti ilk çağlardan itibaren arsenik, civa gibi maddelerin öldürücü etkisinden, zehre maruz kalan kişiye sıcak yağ içirilerek kusturulması işleminin panzehir etki yaratmasından faydalanmıştır. Özel bir zehrin kullanıldığına dair herhangi bir yazıt bulunmasa da Yunan mitolojisinde zehirlere dair atıflara rastlanır. Homeros (MÖ 850), İlyada ve Odysseia Destanı’nda zehirli okların kullanımından bahsetmiştir. Toksikoloji, Antik Yunan Medeniyeti’ndeki ‘‘toxicon’’ kelimesinden türemiş olup okun ucuna sürülen ve oka maruz kalan kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan madde anlamına gelmektedir.
Eflatun’un anlattığına göre Socrates (MÖ 470-399), toplumsal inançlara aykırı görüşleri ve Atina gençlerini kendi filozofik öğretileri ile “zehirlemekten” suçlanarak aktif bir alkaloid olan koniin içeren baldıran ile idam edilmiştir.
Devletlerin zehri kullanması tarih boyunca devam etmiş ve kayıt altında tutulmuştur. Dioskorides, Materia Medica adlı kitabında zehirleri bitki, hayvan ya da mineral kökenli olmalarına göre sınıflandırmıştır. Kitap uzun yıllar boyunca güvenilir kaynak olarak kullanılmıştır.
Antik Yunan Medeniyeti’nde tıbbın babası olarak anılan Hipokrat (MÖ 460-315), birçok hastalığın tanımını yapmış ve zehirlerin tıbbın yararına kullanılması için çalışmalar başlatmıştır. Ayrıca mineral yataklarından çıkarılması sırasında işçilerin kurşuna maruz kaldığını ve bu durumun hayati risk yarattığını tespit etmiş olup endüstriyel iş güvenliğinin ve toksikolojinin temelini atmıştır.
Theophrastus, De Historia Plantarum isimli zehirli bitkilerden söz eden bir kitap yazmıştır. Demosthenes (MÖ 385-322) ise kalemine yerleştirdiği zehirle intihar ettiği bilinen ilk kişidir.
Dünya tarihinde iz bırakan Pontus Kralı Mithridates; savaş canlısı, cesur, şanslı ve güçlü bir karaktere sahip olmasının yanında bir zehir ustasıydı. Küçük yaşta öz annesi tarafından zehirlenmek istenmiş olup kendini ve mahkumlarını kullanarak çeşitli zehirler geliştirmiştir. İlk zehir bilimci sayılmaktadır ve tarihte ilk biyolojik silahları kullanan kişi olduğu düşünülmektedir. Düşmanlarının yemeklerine kendi yaptığı zehirleri katarak ölmelerini sağlamıştır. Ayrıca kendi adını verdiği zehre karşı bağışıklık kazanma yöntemi olan Mitridatizm’i geliştirmiştir. MÖ 63 yılında babasına karşı isyan çıkaran II. Farnakes'in eline düşmemek için sarayında intihar etmiştir. Mithridates, bir Mitridatizm ustası olduğu için kendini zehirleme çabaları boşa çıkmış ve kendini yakın korumasına öldürtmek zorunda kalmıştır.
L. Cornelius Sulla (MÖ 82) insanlar veya mahkumlar üzerinde zehir kullanımını, zehir alışverişini ve zehir bulundurmayı yasaklayan kanun “Lex Cornelia”yı yazmıştır.
Nero, şahsi zehircisi Locusta’nın yardımıyla ağabeyi Britannicus’u siyanür ile zehirlemesi ve istemediği aile bireylerini öldürtmesiyle tanınır.
Antik Çağı'nı incelediğimiz toksikoloji, dünya tarihinde iz bırakmış bir bilim dalıdır ancak entrikalarla, suikastlerle, intiharlarla dolu kara bir geçmişe sahiptir. Bizler bu kötüye kullanımlardan dersler alarak daha parlak yarınlar inşa edebiliriz. Mark Twain'in de dediği gibi "Eğitimin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Hiçbir şey onun etki alanının dışında kalamaz. Kötü ahlakları iyiye çevirebilir, kötü ilkeleri yıkar ve yerine yenilerini koyar, insanları melekler seviyesine çıkarabilir."
Hazırlayan: Büşra Daşdemir
Kaynak:
Akoğlu, H. (2017, Ekim 23). Zehir ve Zehirlenmelerin Tarihi ya da Ünlü Cinayetler. acilci.net: https://acilci.net/zehir-zehirlenmelerin-tarihi-unlu-zehirler-ve-cinayetler/
Dr. Wing-chi Cheng, M. C.-S.-L. (2013). Herbal Medicines and Phytopharmaceuticals – Contaminations. Encyclopedia of Forensic Sciences (s. 280-288). içinde Science Direct: https://www.sciencedirect.com/topics/agricultural-and-biological-sciences/shennong
Tarih ve Arkeoloji. (2015, Nisan 8). Mithradates VI. Tarih ve Arkeoloji: https://tarihvearkeoloji.blogspot.com/2015/04/mithradates-vi.html
Comments