top of page
  • Yazarın fotoğrafıinPharma Dergi

And Dağları Uçak Kazası

13 Ekim 1972’de Uruguay Hava Kuvvetleri’ne ait Fairchild F-27 uçağıyla Uruguay’dan Şili’ye bir karşılaşma için yola çıkan “Old Christians” adlı rugby takımının başına hiç ummadıkları bir kaza geldi. Uçak, bir günlük rötardan sonra havalandı ve kalkıştan kısa bir süre sonra dağların üzerindeki bir geçitten uçmaya başladı. Curicó şehri üzerinde olduğunu beyan eden ve iniş izni isteyen pilotun ölümcül bir hata yaptığı daha sonra ortaya çıkacaktı.


Bulut örtüsünün içinden geçerek alçalmaya başlayan uçak, Şili ve Arjantin arasında yer alan “Glaciar de las Lágrimas” yani Gözyaşları Buzulu olarak anılan bir zirveye çarptı. 4.200 metrelik yükseklikte kaza yapan uçağın sağ kanadı koparak geriye doğru fırladı ve kuyruk üzerindeki dikey dengeleyiciyi de kopararak gövde üzerinde kocaman bir delik açılmasına sebep oldu. Daha sonra başka bir zirveye çarparak sol kanadını da kaybeden uçak bir kar yığınına takılarak durabildi.


Yolcuların kazadan önceki son fotoğrafı


Kırk beş yolcudan on ikisi kaza esnasında, beşi kazanın ertesi sabahı ve biri de aldığı yaralar sebebiyle sekizinci gün öldü. Kazadan sağ kurtulan yirmi yedi kişiyi ise dondurucu soğuğun hakim olduğu And Dağları’nda çetin bir yaşam mücadelesi bekliyordu. Arama kurtarma çalışmaları sekiz gün boyunca devam etti ancak uçağın beyaz olması karlar üzerinde görülmesini imkansız kılıyordu. On ikinci günde uçakta küçük bir radyo bulan kazazedeler arama kurtarma çalışmalarının bitirildiğini öğrendiler. Bunun üzerine kurtulma şanslarının kendi ellerinde olduğunu anladılar. Kazadan on altı gün sonra yaşanan çığ düşmesi sonucu yolculardan sekizi daha hayatını kaybetti. Ellerindeki çok az miktarda yiyecek de birkaç gün sonra tükendi, kar ve kayalıklardan oluşan dağlarda ne yenilebilir bir bitki ne de avlanılabilecek bir hayvan bulunuyordu.


Kazazedelerden Nando Parrado 2006’da yayınlanan kitabında yaşadıkları açlığı şu sözlerle anlattı: “Yüksek rakımda vücudun kalori ihtiyacı astronomiktir… Açlıktan ölüyorduk ve yiyecek bulma umudumuz da kalmamıştı ama açlığımız o kadar arttı ki yine de aramaya devam ettik… Tekrar tekrar uçağın gövdesinde kalmış kırıntıları aradık durduk. Bavulların deri kısımlarını koparıp yemeye çalıştık. Bu maddelerdeki kimyasalların bize yarardan çok zarar vereceğini bile bile… Koltuk oturaklarını saman buluruz ümidiyle parçaladık ama içinden sadece yenmesi mümkün olmayan koltuk süngeri çıktı. Tekrar tekrar aynı sonuca varıyordum kafamda: Eğer üstümüzdeki elbiseleri yemeyeceksek burada alüminyumdan, plastikten, buz ve kayadan başka hiçbir şey yoktu.”


Açlığın dayanılmaz hale gelmesi üzerine hayatta kalanlar kazada kaybettikleri yakınlarını ve takım arkadaşlarını yemeye karar verdiler. Bazıları reddetse de hayatta kalmanın tek çaresinin bu olduğunu daha sonra anlayacaklardı. Hristiyanlıkta Efkaristiya Ayini’ne göre Hz. İsa’nın havarilerle yediği Son Akşam Yemeği’nin anıldığı, havarilere ekmek verirken "Bu benim bedenim." ve şarap verirken "Bu benim kanım." dediğine inanılır. Kurtuluş için arkadaşlarını yemek zorunda olduklarına inanan kazazedeler yaptıklarını bu ayinle bağdaştırdılar.



Kazanın üzerinden yetmiş iki gün geçtikten sonra kazazedelerden gönüllü bir takım günlerce yürüyerek, dağları aşarak bir nehre ulaştılar. Nehrin karşısında ata binmiş bir adam karaltısı gördüler. Neler yaşadıklarını anlattıkları ve yardım istedikleri bir notu taşa sararak adama fırlattılar. Hayatta kalan diğer kazazedeler de bu sayede yardım ekiplerince kurtarıldı. Arama kurtarma çalışmalarından sonra yanlarında bulunan peynir, ekmek ve biraz şarapla hayatta kaldıklarını anlatan kazazedeler, insan eti yediklerini kamuoyundan saklamaya çalışsa da olay yerinin fotoğrafları basına sızdıktan sonra gerçekler ortaya çıkmış oldu. Gazeteciler haber uğruna uygunsuz söylemlerde bulunuyor ve sansasyon yaratmaya çalışıyor, kamuoyu ise bu olayı bir kahramanlık öyküsüne çevirmeye çalışıyordu. Oysaki yaşanan olay ne barbarlık ne de kahramanlık öyküsüydü.



Kurtulanların, birkaç saat öncesine kadar çıkacakları karşılaşmayla ilgili sohbet ettikleri takım arkadaşlarını açlıktan yiyecek kadar nasıl gözleri dönmüştü?


Yamyamlık, geçmişte dünyadaki birçok insan topluluğunda yaygın bir durumdu. 19. yüzyıldaki bazı izole Güney Pasifik toplumlarında görüldüğü ve bugün hala Afrika’daki bazı topluluklarda görüldüğü bilinmektedir. Yamyamlığın modern zamanlarda da And Dağları kazasında olduğu gibi kıtlık çeken insanlar arasında son çare olarak uygulandığı görülmüştür. Yamyamlığın sebebi olarak görülen üç ana unsur vardır: kültürel ve sosyal nedenler, açlık veya kıtlık, delilik veya sosyal sapkınlık durumları.


Açlık ve kıtlık durumunda insanları yamyamlığa iten açlık ve açlığın fizyolojisini, açlığın evrelerini inceleyerek değerlendirebiliriz. Vücudumuzda açlık ve tokluk hissinin dengesinin sağlandığı merkez hipotalamustadır. Ventromedial hipotalamusta “tokluk merkezi”, lateral hipotalamusta ise “açlık merkezi” bulunur. Bu merkezler aracılığıyla su ve enerji gereksinimleri susuzluk, açlık ve tokluk hissi olarak ortaya çıkar. Sağlıklı bir insanda açlık kan glikozu 70-100 mg/dl arasındadır. Uzun süreli açlık durumlarında ise kan glikozu azalır. Bu durumda polipeptit yapılı Ghrelin hormonu açlık hissini başlatır. Bu hormon, doygunluk hissi oluşturan leptin hormonunun zıttı olarak kabul edilir.


Açlığın ilk 72 saatlik döneminde beyin, renal medulla ve eritrositler birinci enerji kaynağı olarak glikozu kullanır. Periferik dokular glikoz yerine yağ asitlerini kullandığından, kas ve böbrek için enerji kaynağı olarak yağ asitleri önemli hale gelir. Beyin, karaciğerdeki glikojen depoları tükendiğinde glikoz yerine keton cisimciklerini kullanmaya başlar. Glikojen depoları tükendiğinde periferik dokularda proteinler yıkılmaya başlar ve glikoz öncelikli olarak, aminoasit ve gliserolden glikoneojenez yoluyla elde edilir.


Devam eden ara açlık dönemi olarak adlandırılan 1-3 haftalık sürede yağ dokusunda lipoliz ve karaciğerlerde ketogenez artmaya başlar. Glikoz hem karaciğerde hem de böbreklerde glikoneojenez yolu ile üretilir. Yağ asitleri ve keton cisimcikleri böbrekler ve kas dokusu için birinci enerji kaynakları olarak kullanılır ve artık beyin için keton cisimcikleri glikozdan daha öncelikli duruma gelir.


Üç haftadan daha uzun süren açlık durumlarında böbrekler ve kas dokusu için asıl enerji kaynağı yağ asitleri ve keton cisimcikleridir. Beynin ana enerji kaynağı keton cisimcikleridir. Enerjinin kaynağı yağ dokusundaki trigliseridlerdir. Kas proteinlerinin parçalanması ve karaciğerde glikoneojenez çok azalmıştır. Açlık süresi uzadıkça oluşan sıvı-elektrolit kaybına ek olarak katabolizmadaki artış nedeniyle biriken metabolitler bilinç kaybına sebep olur, sonrasında ise koma ve ölüm görülür.


Önlerinde iki seçenek olduğunu gören 571 numaralı uçuşun kazazedeleri, bir seçim yapmak zorunda kaldılar. Bu olay, o dönem etik ve dini açıdan tartışmalara konu olsa da açlığın insana neler yaptırdığını bir kez daha bütün dünyaya göstermiş oldu. Ölümle yaşamın arasındaki ince çizgide gelip giden bir avuç insanın etkileyici hikayesi, hayata tutunmak için gösterilen müthiş gayreti ortaya koyuyor.


“Ne kadar şanslı olduğunuzu fark etmek için uçağınızın düşmesini beklemeyin ...Hayatta bekleyip ne olacağını görmek için doğru bir zaman vardır ve harekete geçmek için de. Ayağa kalkıp kendi helikopterinizi arayın, yoksa mağlup olursunuz.” (WORRALL, 2016)


Hazırlayan: Alperen Kocabaş


Kaynak:


Altın, Z. (2017). Açlığın Fizyolojisi. Tepecik Eğit. ve Araşt. Hast. Dergisi, 179-185: https://jag.journalagent.com/terh/pdfs/TERH_27_3_179_185.pdf


Wikipedia. (2021, Haziran 13). İnsan Yamyamlığı. Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/İnsan_yamyamlığı


Wikipedia. (2021, Ocak 14). Uruguay Hava Kuvvetleri'nin 571 Sefer Sayılı Uçuşu. Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/Uruguay_Hava_Kuvvetlerinin_571_sefer_sayılı_ucusu


WORRALL, S. (2016, April 3). After the Plane Crash and the Cannibalism - a Life of Hope. National Geographic: https://www.nationalgeographic.com/culture/article/160403-andes-uruguay-rugby-cannibal-plane-crash-canessa-ngbooktalk


Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page