top of page
Yazarın fotoğrafıinPharma Dergi

1 Aralık Dünya AIDS Günü



İlk kez 1981’de ABD’de görülen bir enfeksiyon hastalığı…


Hastalık; Los Angeles, San Francisco ve New York’ta genç homoseksüel erkeklerde görülen birtakım belirtilerle ortaya çıktı.


Hastalık ilk başlarda az sayıda bireyde görülmesi nedeniyle pek fazla ilgi çekmedi ancak zamanla kadınlara ve virüs ile enfekte hamile kadınlardan bebeklerine geçmesiyle beraber küresel bir sağlık sorunu haline geldi.



Araştırmalar virüsün Orta Afrika’daki bir tür şempanzenin etinin yenmesi veya enfekte kanıyla temas edilmesi ile insanlara bulaştığını, daha sonra Afrika ve dünyanın diğer bölgelerine yayıldığını göstermektedir.


İnsan immün yetmezlik virüsü veya hepimizin bildiği adıyla HIV virüsü, AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu)’e neden olur ve bireyin bağışıklık sistemini normal koşullarda kolaylıkla baş edebildiği hastalıklarla baş edemeyecek düzeyde zayıflatır. Bu durum basit bir enfeksiyonun bile ölümcül olabilmesi anlamına gelir. Ne yazık ki AIDS hastalarının çoğunun bağışıklık yetmezliği nedeniyle basit enfeksiyonlardan hayatlarını kaybettikleri bilinmektedir.


Sanılanın aksine HIV ile enfekte herkes AIDS hastası değildir. Tedavi altına alınan bireyler AIDS hastası olmayabileceği gibi AIDS evresinde olan bireyler aldıkları tedavilerle bu evreden çıkabilmektedir.


Birleşmiş Milletler HIV/AIDS ortak programı (UNAIDS) Aralık 2020 verilerine göre dünyada 37.7 milyon kişi, ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı’nın Ocak 2021 verilerine göre 26.447 kişi HIV ile enfektedir ve bu sayılar her geçen gün hızla artmaktadır.


Hastalık; sağlık hizmetlerinin eksikliği, kaynak kısıtlılığı ve yoksulluk gibi etkenlerden dolayı özellikle gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir.



Kan, meni, vajinal, anal sekresyonlar ve anne sütü ile bulaşabilir.


Deri, HIV virüsünün içeri girmesini önleyen güçlü bir bariyerdir ancak deride yara, kesik varsa HIV ile enfekte sıvıların bireye geçmesi ile virüs bulaşabilir. Aynı zamanda anüs, rektum, genital bölge gibi mukozal yüzeyler; steril olmayan enjektör, kan ve kan ürünleri kullanımıyla bulaşır. Virüs; ter, tükürük, gözyaşı ve idrarda çok düşük konsantrasyonlarda bulunur veya hiç bulunmaz. Bu nedenle bu sıvılarla temas edilmesi durumunda ve gündelik ilişkiler (el sıkışma, sarılma, konuşma vb.) ile bulaşmaz. Epideminin başlarında ana bulaş yolunun homoseksüel cinsel temas olduğu bildirilirken, bugün geniş kitlelere yayılmasını sağlayan esas bulaşma yolunun heteroseksüel cinsel temas olduğu bilinmektedir.


Antiretroviral tedavi ile yaşam kalitesini artırmak hedeflenmektedir.



Standart tedavi, içerisinde birçok ilaç grubu barındıran Yüksek Aktiviteli Antiretroviral Tedavi (HAART)’dir. Hastalar; antiretroviral ilaçlar, fırsatçı enfeksiyonların profilaksisi ve tedavisi amacıyla çeşitli ilaçlar kullanmaktadır. Viral yükü baskılamak, bağışıklık sistemini iyileştirmek, yaşam kalitesini artırmak, mortalite ve morbiditeyi azaltmak antiretroviral tedavinin amaçlarıdır ancak unutulmamalıdır ki virüsü eradike etmek mümkün değildir. Viral replikasyonun baskılanabilmesi için çok fazla yan etkisi bulunan bu ilaçların ömür boyu kullanılmaları gerekmektedir. Virüse karşı tam etkisi kanıtlanmış bir aşı veya ilaç olmamasının nedeni virüsün çok hızlı bir şekilde mutasyona uğrayarak kendini bağışıklık sisteminden saklayabilmesidir.



HIV, bağışıklık sistemi hücreleri olan CD4 hücrelerinin işlev görmelerini engellemekle beraber sayılarını azaltmaktadır. Bu sebeple bağışıklık sistemi zayıflar ve basit bir enfeksiyonla bile başa çıkamayacak düzeye gelir.


HIV şüphesi olan bireylerde CD4 hücre sayısı, HIV antikor testi, tam kan sayımı, plazma HIV RNA düzeyi ve idrar tahliline bakılması gerekir. Tedavi öncesinde 1 mililitre kanda bulunan virüs miktarı olarak tanımlanan viral yüke bakılması tedavinin başarısını anlayabilmek için önemlidir.


Nasıl korunuruz?


Cinsel yolla bulaşa karşı: Cinsel temas sırasında lateks prezervatifin, intravajinal kondomun doğru ve devamlı kullanımı; cinsel yol ile bulaşı önlemektedir.


Kan ve kan ürünleri ile bulaşa karşı: Ortak enjektör kullanımının risklerinin anlatılması, damar içi madde kullanımının önlenmesi ile bulaşma önlenebilmektedir. (1987’den beri ülkemizde kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmektedir.)


Anneden bebeğe geçişe karşı: Gebelik boyunca antiretroviral tedavi alınması, doğumun 38. haftada sezaryen ile yapılması, doğum sonrası bebeğe antiretroviral profilaksi verilmesi ve anne sütü verilmemesi gibi yöntemlerle anneden bebeğe geçiş büyük ölçüde önlenebilmektedir.


Sağlık çalışanlarının korunması: İşlemler sırasında eldiven takılmalı, işlem bittikten sonra eldiven değiştirilmeli ve eller yıkanmalıdır. Eğer bir kontaminasyon olursa hemen sabun ve su ile o bölge yıkanmalıdır. Kan vb. vücut sıvılarının sıçrama olasılığı var ise ağız, burun ve gözleri korumak amacı ile maske ve gözlük takılmalı, koruyucu önlük giyilmelidir.


Tedavi yolunda çok önemli iki gelişme yaşandı.


San Diego'da bulunan Scripps Research ve Uluslararası AIDS Aşı Girişimi tarafından bir HIV aşısı geliştirildi. Üzerinde çalışılan bu aşı ile vücutta uyur durumdaki HIV virüslerinin uyandırılıp görünür hale getirilerek yok edilmesi amaçlanıyor. Çalışmada hücrelere girişi sağlayan ve çok fazla değişime uğramayan HIV diken proteinlerine bağlanabilen nötralize edici antikorlar adı verilen nadir bir antikor setine odaklanılıyor. Faz 1 klinik çalışmalarında olan aşı sadece 48 kişide test edilmesine rağmen sonuçlar ümit vadetmektedir. Moderna ile beraber çalışılarak aşının mRNA formunun yapılması planlanmaktadır.


California'da faaliyet gösteren Biyoteknoloji şirketi Excision Biotherapeutics ile Philadelphia’daki Temple Üniversitesi’nin ortak yürüttüğü EBT-101 adlı ilaç çalışması Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nden Faz I/II insan denemeleri için onay aldı. İlacın HIV tanısı almış bireyler için geliştirilmiş olmasının yanı sıra bu ilaç ile fonksiyonel HIV tedavisi amaçlanıyor. (Fonksiyonel HIV tedavisi: İlaç alımından ve başarılı olduktan sonra vücutta bir miktar bulaşıcı olmayan, taşıyıcısına zarar vermeyen kısacası uyur durumda virüslerin kaldığı tedavi.)


Dünya AIDS Günü


Dünya Sağlık Örgütü; hastalığın ve erken tanının öneminin anlatılması, korunma yollarının insanlara öğretilmesi, toplumun bilinçlendirilmesi için 1 Aralık gününü Dünya AIDS Günü ilan etmiştir. Ayrıca her yıl 1 Aralık için bir slogan belirleyerek tüm ülkelerin bu slogan çerçevesinde halkını bilinçlendirmeleri sağlanmaktadır. 2001 yılının sloganı "Erkekler fark yaratır!" olmuştur. Bu sloganın amacı erkeklerin korunmada aktif bir rol oynamasını sağlamak, böylelikle kadınlara ve bebeklere virüs geçişini önlemektir. 2021 yılının sloganı ‘‘HIV Salgınını Sona Erdirmek: Adil Erişim, Herkesin Sesi’’ olarak belirlenmiştir.


‘‘Çağımızın salgın hastalığı’’ olarak adlandırılan bu hastalıkla mücadelede HIV pozitif bireyleri toplumdan dışlamamalı, el ele vererek gerekli önlemleri almalı ve aldırmalıyız.


Hazırlayan: Zeynep Pirinç


Kaynak:


Karapınar , A. (2021, Mayıs 17). HIV aşısı yolunda çok önemli bir gelişme! Kırmızı Kurdele İstanbul: https://www.kirmizikurdele.org/post/hiv-asisi-bulundu-mu


Sulukan, E. E., Küçükoğlu, K., & GÜL, H. İ. (2009). AIDS ve Tedavisinde Kullanılan İlaçlar. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi, 38(1),47-78: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/424319


Tümer, A., & Serhat, Ü. N. A. L. (2001). HIV/AIDS epidemiyolojisi ve korunma. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 4(4): https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/198216


Son Yazılar

Hepsini Gör

Commenti


bottom of page